Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi'nin yeri bende bir başkadır. Daha doğrusu her Zonguldaklı için, kentte üretime, yatırıma, eğitime, istihdama dönük atılan adımlar heyecan yaratır. Sebebi şu.
80'lerin sonu 90'ların başında, taş kömürü üretimi, ithalattan daha maliyetli hale geldiğinde, mevcut iktidarlar adeta kenti kapatmanın yollarını aramaya başlamıştı. Koca koca işadamları, Zonguldak'taki ocakları kapatıp somon çiftlikleri kurmayı teklif ediyordu. Kömür üretimi durdurulsa fakat işçilere maaşları ödenmeye devam etse, ayrıca kömür ithalatına para ödense bile yine devletin kâra geçeceği konuşuluyordu kulislerde. Ekmek kapıları tamamen kapanmış, kentin gençleri göçe zorlanmıştı. Zonguldaklı bir genç olarak o vakitler yaşadığım hayal kırıklığını anlatamam. Ankara'nın böylesine haksızlık yaptığı bu kent, 1829 yılında taşkömürünün bulunmasıyla emeğin ve enerjinin başkenti olmuştu... O kapatmayı düşündükleri kentte 1,5 milyar ton taşkömürü rezervi vardı. Ve Berat Albayrak'ın Enerji Bakanlığı dönemine kadar neredeyse gözden çıkarılmak üzereydi. Bugün ise Karadeniz'de keşfedilen 540 milyar metreküp doğalgaz rezerviyle Türkiye'nin enerji ihtiyacının çok önemli bir kısmını karşılamaya hazırlanıyor... İşte bir dönem balıkçı kasabasına çevirmek istedikleri Zonguldak bugün enerji arzının merkezi olmak üzere...
**
Ve Karadeniz'de bir yıldız gibi parlayan bu şehre yakışır bir de üniversite. Bülent Ecevit Üniversitesi. Üniversite bugünkü haliyle sahiden Zonguldak'ın üstleneceği o yeni misyona hazırlanıyor gibi. Grizu 263'ü hatırlayın. Bülent Ecevit Üniversitesi öğrencilerinden kurulu bir uzay takımı. NASA tarafından desteklenen CanSat Competition 2021'de finale kalmışlar ve dünyanın bir çok üniversitesini geride bırakarak model uydu yarışmasını dünya dördüncüsü olarak tamamlamışlardı. Sadece bu da değil. Daha pek çok dünya ölçeğinde başarılara imza atan yürekli gençler. Elbette o gençleri yüreklendiren eli öpülesi bir de akademik kadro.
**
Herkes dönüp kendi öğrenciliğini hatırlasın. Siz de demiyor musunuz zaman zaman; "elimizden tutan olmadı. Yoksa ben dünyayı değiştirirdim" diye. İşte bu gençlerin ellerinden tutuyorlar şimdi. Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer ve ekibini ayakta alkışlamak lazım. Özölçer, yaklaşık 20 yıldır aynı okulda görev yapıyor. (Zonguldak Karaelmas Üniversitesi ve bugünkü adıyla Bülent Ecevit Üniversitesi) Dolayısıyla dokuyu çok çok iyi bilen tanıyan bir hoca. Bugün, ekibiyle birlikte şehir ile üniversiteyi kaynaştırma, eğitim kalitesini arttırma, Zonguldak'ı ve Bülent Ecevit Üniversitesi'ni daha çok tercih edilebilir bir merkez haline getirme adına büyük kavga veriyor. Basına da yansıyan birkaç detay vereyim size. Mesela kendisine 'hayırlı olsun' diye çiçek yollayanlara hemen üniversitenin öğrencilere burs sağlayan vakıf hesabını yolladı, 'çocuk okutun çocuk' dedi. Yine Uzun Mehmet Anıtı'nın bulunduğu alanda kurulu tesislerin Akademi Kafe olarak hizmete girmesi önemliydi. Çünkü yeni rektör, buradan elde edilecek gelirin tamamını, öğrencilerine burs olarak bırakma kararı aldı. Ve daha öğrenci yararına pek çok iş. Bravo Rektör. Erdoğan ve ekibi, kenti enerjinin başkenti yapma hedefiyle gece-gündüz çalışırken o kente yaraşır bir üniversite için ter döken akademisyenlerimizi de selamlamamak olmazdı... Gelsin de somon çiftliği önerenler, bugün görsünler bakalım Zonguldak'ı...