Enerji denince aklımıza enerji savaşları geliyor. Bölgemizde yaşanan gerilimde enerji kaynaklarından tüketim havzalarına giden güzergahlar ve bu bölgelerdeki yerel çatışmalar öne çıkıyor.
Ülkelere biçilen roller var. Zihinlere ezberletilen kavramlar nesillerinizin ideallerini çerçeve içine alıyor. Köprü, transit, kesişme noktası, kavşak gibi sözcüklerle sizi tanımlayanlar aslında geleceğinizi de sınırlıyorlar. Türkiye'nin birçok alanda merkez ülke idealini ısrarla vurgulamak gerekiyor.
Uzun zamandır petrol ve doğalgaz kaynaklarına erişimde yaşanabilecek krizlere karşı hazırlıklı olmak önem kazanıyor. Türkiye enerji koridoru olmak yerine merkez (hub) olmayı ve piyasa belirleyen bir güce erişmeyi hedefliyor. Doğalgaz ve LNG depolama istasyonlarıyla öne çıkan ülkemiz son yıllarda büyük mesafe kat etti.
Ülkemiz son yıllarda sürdürülebilir enerji kaynakları alanında önemli gelişmeler kaydetti. Özellikle yenilenebilir enerji yatırımları artış gösterirken, güneş, rüzgar, hidroelektrik ve jeotermal enerji kullanımında ciddi ilerlemeler yaşandı. Bu gelişmelerin temel nedenleri arasında Türkiye'nin enerji ithalatına bağımlılığını azaltma hedefi, küresel iklim değişikliği ile mücadeleye katkı sağlama ve yerli kaynakların kullanımını artırma çabaları yer alıyor.
Türkiye'nin enerji alanında bir hayli uzmanı var. Caner Can enerji diplomasisi alanında ülkemizi yurtdışında temsil eden bir bürokrat. Yanlış duymadınız Türk Dışişleri Bakanlığı'nın yurtdışına gönderdiği ilk enerji danışmanlarından. Kritik madenler ve enerji üzerine kafa yoran ciddi bir bilim insanı. Halen Brüksel'de Türkiye'nin Avrupa Birliği Daimi Temsilciliği'nde enerji danışmanı olarak görev yapıyor.
Caner Can, 2019 yılında şöyle yazmıştı "Hala birileri Türkiye transit ülke, enerjide jeostratejik köprü, kavşak masallarına devam ediyor. Doğalgaz tedariğinde yoğun pazar rekabetinin yaşanacağı 2020 yılı sonrasında bölgede Türk piyasasını hedeflemeyen hiçbir boru hattı projesi "ekonomik" ve "teknik" olarak hayata geçemez. Gerçek böyleyken bel altından oynayıp, çirkince Türkiye "gunboat policy" uyguluyor veya "Türkiye Doğu Akdeniz Gaz Forumu" kuracak söylemlerini dile getirebilen Türk "enerji uzmanları" dahi çıkabiliyor." Bu görüşlerinde ne kadar haklı olduğunu bugün görmekteyiz.
Caner Can, doğalgaz piyasasında uzun kontratlı ve bağımlılık yaratan alımlar yerine serbest piyasa koşullarında oluşabilecek borsanın ülkemiz için avantajlarını vurguluyor. Türkiye'de medyanın gündemi ucuz polemikler ve magazinleştirilen olaylar üzerine yoğunlaşırken ülkemizi temsil eden ciddi bilim insanları ve stratejik alanlarda uzmanlarımız var.
Türkiye'nin yenilenebilir enerji alanında Avrupa'da 5. sırada dünyada ise 11. sırada. Enerji üretiminde yerli ve sürdürülebilir kaynakların kullanımını artırarak hem çevreye duyarlı bir enerji politikası izlemeyi hem de enerji ithalatını azaltmayı amaçlıyor. Bu doğrultuda, 2030 hedefleri arasında yenilenebilir enerjinin toplam elektrik üretimindeki payını %50'ye çıkarma planı yer alıyor.
Bu gelişmeler, Türkiye'nin enerji sektöründe dışa bağımlılığını azaltmayı ve sürdürülebilir bir enerji geleceği inşa etmeyi hedefleyen önemli adımlar olarak öne çıkıyor