Enerji, canlılar için olduğu kadar ülkeler için de hayat demektir. Enerjiniz varsa yaşarsınız, yoksa yok olursunuz. Hızla büyüyen Türkiye’nin enerji ihtiyacı da hızla büyüyor... Artık birkaç baraj ile tüm Türkiye’yi aydınlatmak mümkün değil...
Türkiye’nin enerji ihtiyacı geometrik bir hızla büyüyor, buna karşın içeride üretebildiğimiz enerjinin toplamdaki payı her geçen gün azalıyor. Başka bir tabir ile her geçen gün enerjide dışa bağımlı bir ülke haline geliyoruz... Günümüz dünyasında eğer dengeli ise dışa bağımlılık büyük bir sorun değil, çünkü her ülke birbirine bir şekilde bağımlı. Buna Uluslararası İlişkiler’de karşılıklı-bağımlılık (interdependency) diyoruz. Tehlikeli olan ise dengesiz, yani tek taraflı ve tek bir ülkeye olan bağımlılık.
***
Türkiye hem petrol, hem de doğalgazda büyük bir enerji okyanusunun tam ortasında kalmış bir ada gibi olsa da enerjide kuzey komşumuz Rusya’ya dengesiz bir şekilde bağımlı bir ülkeyiz. Mavi Akım ile başlayan süreç yeni boru hatlarıyla güçlendi ve Türkiye doğalgazda % 61, petrolde ise % 35 oranında Rusya’ya bağlandı...
Türkiye-Rusya ticaret hacmi boru hatları sayesinde yıllık 34 milyar dolara kadar yükseldi. Bu rakam 2002 yılında sadece 5 milyar dolardı. Hızlı yükseliş memnuniyet verse de Türkiye’nin Rusya’ya olan ihracatı toplam ticaretin sadece dörtte birini oluşturuyor... Anlayacağınız Rusya’ya olan enerji bağımlılığımız ilişkilerdeki en büyük dengesizliği oluşturuyor. Rusya da bunun farkında ve Türkiye’nin bu ilişkideki payının belli bir çizgiden öte artmaması için özel bir gayret sarf ediyor.
***
Enerji konusunda hiçbir ülkeye güven olmaz... Hiçbir devlet yaşam kaynaklarını bir diğerine güven üzerine oturtmaz... Rusya ise Türkiye için hiç de kolay bir ülke değildir. Tarih, Türk-Rus savaşları ile doludur. Bu nedenle Rusya’yı dengelemek için Ankara İran gazına ve petrolüne yöneldi. Erbakan döneminde yapılan anlaşmalar sonucunda Tebriz’den Türkiye’ye uzanan bir hat inşa edilmiştir. İki ülke ticareti 2005 yılında önce 4 milyar dolara, 2012’de ise 22 milyar dolara çıkmıştır. Bu ilişkide de ticaretin önemli bir kısmını gaz ve petrol oluşturmuştur. İran’la ticaretimizin % 60’dan fazlasını enerji ithalatı oluşturmaktadır. Yani, Rusya ile oluşan bağımlılık bir şekilde İran ile de oluşmuştur. Tahran da, tıpkı Moskova gibi Türkiye’nin bu ilişkideki payını belli bir çizginin altında tutmaya çalışmaktadır.
***
Ayrıca İran’ın da Rusya gibi zor bir komşu olduğu açıktır. İki büyük komşu ile özlenen enerji güvenliği sağlanamayınca Türkiye diğer iki komşu ile bu durumu dengelemeye çalışmaktadır. Bunlar Azerbaycan ve Irak’tır. Buradaki sorun ise her iki hattın da güzergâh emniyetinde sıkıntılar olmasıdır. Azerbaycan hattı Ermenistan engeli nedeniyle Gürcistan üzerinden kurulmaktadır ve bu hat üzerindeki Rusya riski halen devam etmektedir.
Irak’ta ise Bağdat yönetimi ülkede güvenliği tesis edemediğinden Türkiye, Kürt bölgesi ile doğrudan hatlar kurarak enerji arzını garanti altına almaya çalışmaktadır. Bu durum ise İran ve Irak dışında ABD ve İsrail’i de siyasi nedenlerle rahatsız etmektedir.
Bu noktada ABD’nin itirazları düşündürücüdür. Türkiye’nin onlarca yıllık müttefiki olmasına ve Kürt bölgesinde pek çok Amerikalı petrol şirketinin yatırımı olmasına rağmen ABD, Türkiye ile Kürtler arasında boru hattı döşenmesine şiddetle karşı çıkmaktadır. Azerbaycan hattı ise İran ve Rusya’yı rahatsız etmektedir. Bu hatların dengeyi bozması dışında Türkiye ile Kürtleri ve dış Türkleri birbirine yakınlaştırması endişelerin önemli bir kaynağıdır.