-İşbiliyye (Sevilla)-
Afrin'deki terör yuvalarına başlatılan Zeytin Dalı Harekatı'nı Endülüs' de Kurtuba'dan İşbiliyye'ye geçerken yolda öğrendim.
8 asır dünyaya ışık saçmış Endülüs medeniyetinin akıbetini hatırlatan mekanları gördükçe hüzünleniyordum...
Zeytin Dalı azıcık da olsa teselli sebebiydi.
***
711 yılından 1492 yılına kadar Endülüs'te 8 asır değişik isimlerle ayakta kalan İslam devletlerinin birlik ve beraberlikerini bırakıp iktidar hırsıyla 'benim olsun küçük olsun' diyerek birbirlerini yiyip bitirince haliyle düşman karşısında mağlubiyetleri kaçınılmaz oldu.
Tamam Katolik fanatizminin barbarlığı ve gaddarlığı tarihen tescil edilmiş.
Fakat bizim düşmandan iyilik beklememizin de bir mantığı var mı?
Endülüs İslam Medeniyeti yıkıldıysa bunun sorumluluğunu düşmandan önce kendimizde aramamız lazım gelmez mi?!
***
Bence Endülüs'ü İspanyollardan önce müslümanlar kendi elleriyle yıktılar. Yıkıma hazır hale getirdiler.
Endülüs'ün tamamına hakim güçlü İslam devleti 1031 yılında yıkılınca Endülüs'te küçük beylikler (tavaifulmuluk) dönemi başladı.
Güçlü devletle baş edemeyen İspanyollar küçük beylikleri teker teker ortadan kaldırdılar.
Ve 8 asırlık medeniyet havzası yerini Katolik fanatizmine bıraktı.
İşkenceler, ihlaller, sürgünler, eserlerin tahribi ve insanlık tarihinin en merhametsiz uygulamaları başladı.
***
Avrupa'nın İslam'a karşı başlattığı iki projeden birincisi Müslümanların İspanya'dan atılmasıyla gerçekleşti. Buna Garb Meselesi diyenler de vardır.
İkincisi Müslümanları Anadolu'dan atmayı hedefleyen meşhur Şark Meselesi'dir.
Batı henüz bu hedefine ulaşamadı ama çevremizdeki sorunlara tarihi derinlik ve batının güncel politikaları üzerinden bakılınca ülkemizin hala Şark Meselesi'yle tehdit edildiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
***
Afrin'de başlatılan harekat hacmi itibariyle küçük bir harekattır. Nihayetinde karşımızda küçük bir çapulcu grubu vardır ve ordumuz onları ezip geçecektir biiznillah.
Önemli olan karşımızdaki çapulcu gruptan ziyade onları oraya yerleştiren, besleyen, donatan ve güden güçlerin hedefidir.
Türkiye bu harekat ile hacmi küçük ama anlamı ve mesajı bütün şer güçleri kuşatan fevkalade büyük ve önemli bir adım daha atmıştır.
***
Geçmişin güzellikleriyle ve ecdadın başarılarıyla övünmek bize hiçbir şey kazandırmıyor. Düşmana küfretmek de öyle.
Önemli olan bizim geçmişten gereken dersi çıkarıp geleceğe projektör tutmamızdır diye düşünüyorum.
Onun için Endülüs'ü gezdikçe ülkemize sahip çıkmamızın ne kadar gerekli olduğu istikametindeki kanaatim pekişti.
***
Bizler Endülüs'e ağlamak yerine ülkemize sahip çıkmalıyız, birlik ve beraberliğimizi önemsemeliyiz.
Ve tabii ki tıpkı Endülüs' te olduğu gibi medeniyet kuran ilim, fikir ve sanat adamları yetiştirmeye odaklanmalıyız.
Afrin harekatını Endülüs' te öğrenince yöneticilerimizin Türkiye'nin ikinci Endülüs olmasına izin vermeyecek ferasete sahip olduklarını düşünerek teselli buldum.
Biz üzerimize düşeni hakkıyla yapalım sonra da Rabbimizden ülkemize tuzak kuranlara fırsat vermemesini isteyelim.