Sinemanın dehalarından Stanley Kubrick’in geride bıraktığı başyapıtlardan biri de “Dr. Garipaşk ya da endişelenmeyi bırakıp bombayı sevmeyi nasıl öğrendim?” adlı savaş ve silahlanma karşıtı filmidir. ABD ve SSCB etrafında ideolojik olarak gruplaşan Batı ve Doğu Blokları arasındaki Soğuk Savaş’ı ve silahlanma yarışını eleştirir. Anti - komünizmle kafayı fena sıyırmış generaller ve Nazi kalıntısı Dr. Garipaşk’ın nükleer savaş çıkarıp dünyayı temizleme çılgınlığı aracılığıyla insanın kötülüğünü, hırsını, deliliğini ve kendini yok etme eğilimini mizahla ele alır.
Kubrick ve onun gibi cesur aydın sanatçılar sayesinde dünyada en son güvenilecek kişilerin kitle imha silahlarını kullanma yetkisini elinde bulunduran siyasi ve askeri liderler olduğunun ayırdına varmışızdır: Kitle imha silahlarının icat edilmesini, üretilmesini, depolanmasını, gerektiğinde “en iyi savunma saldırıdır” ilkesi uyarınca kullanılmasını, caydırıcı bir etki yaratacağı iddiasıyla daha güçlü modellerinin geliştirilmesini normal sayan “akil” insanlar!
Kitle imha silahları birtakım uluslararası anlaşmalarla “kontrol” ediliyor. Şu cümleyi bitirirken aldığımız nefeste ciğerlerimize oksijen yerine Sarin gazı çekmemiz arasında sadece bir imza var. Ne yaparsınız her devlet barışçı ama hepsinin düşmanı var. Her hükümet demokrat ama hepsinin muhalifleri var. Her insan özgürlükçü ama başkalarının özgürlüğünün sınırları var.
NY Times’ın haberine göre Suriye Dışişleri Sözcüsü Cihad Makdissi, Pazartesi günü televizyonda canlı yayınlanan bir basın toplantısında “Bu kriz sırasında Suriye Ordusunun sahip olduğu kitle imha silahları ya da konvansiyonel olmayan silahlar asla, asla Suriye halkına ya da sivillere karşı hiçbir koşulda kullanılmayacaktır. Bu silahlar sadece Suriye Arap Cumhuriyeti’ne dışarından saldırı durumunda kullanılmaları için üretilmiştir” demiş.
Makdissi bu tür silahların kullanılmalarına dair nihai kararı generallerin vereceğini söylemiş. Gözümün önüne Kubrick’in çılgın generali Jack D. Ripper (Jack the Ripper yani Karındeşen Jack ile eşsesli) ve diğer asker karakterler geldi de... Aman, aman en iyisi endişelenmeyi bırakıp bombayı sevmeyi öğrenmek! Suriye kimyasal ve biyolojik silahları kısıtlayan uluslararası anlaşmalara imza atmış değil bildiğim kadarıyla. Irak’ın hayali nükleer silahlarına benzemez bunlar. Kaldı ki Saddam yönetimi de Kürtlere karşı kimyasal silah kullanmaktan çekinmemişti ‘80’li yıllarda. Ama beş bin küsur Kürdün canına kıymak uluslararası müdahale için yeterli neden sayılmamıştı...
Suriye’nin hali “Dr. Garipaşk” filmindeki SSCB’nin halini andırmıyor mu? Topraklarına füze saldırısı yapılırsa durdurulması olanaksız bir “Kıyamet Günü” sistemi tetiklenecek... Adı üstüne bu sistem de yerkürenin bir kısmının canına okuyacak. Kendi topraklarında ya da sınırlarının hemen ötesinde kitle imha silahı kullanmak bir tür intihar saldırısı. Kubrick’in dikkat çektiği kendini yok etme çılgınlığı. Filmde ABD Başkanı kalkan uçaklarını durdurmak için hepsini düşürme emri verir. Ama bir tanesini Binbaşı “King” Kong kullanmaktadır. Hedefe ulaştığında füzenin yuvasında sıkıştığını fark edince vatanı ve inandıkları uğruna biner üstüne gider Kıyamete!
Bir tarafta yüz yıldır kitle imha silahları icat edip kullanmakla, iki dünya savaşı çıkarmakla, silahlanma yarışı başlatıp askeri depoları ağzına kadar doldurmakla sabıkalı, özgür ve demokrat Batı... Öte tarafta halkının boğazından kesip kitle imha silahı üretmiş, sonra da emperyalist oyuna geldim diye sokakları kana bulamış iktidar hastaları... Gerisi Hardal Gazı...