Pazar günü Saraçhane'de Büyük Aile Buluşmasındaydık. Türkiye'nin hemen her kesiminden katılım vardı. Ortak payda "aileyi" ve "çocukları" "cinsel yönelim karmaşasından" ve "LGBT'nin propaganda zemininden" korumaktı... Siyaset, sanat, edebiyat, sinema, akademi, iş ve hukuk camiasından güzide isimler bir anne bir baba olarak meydandaydı. Değerli bilim insanları LGBT konusunda bizleri aydınlattı. Tehlikeye dair bilmediklerimizi, görmediklerimizi öğrendik.
AİLEYİ KORUMAK
"Aile küçük devlet, devlet ise büyük ailemiz" dedi bir konuşmacı. Bu, hedefin ne denli önemli olduğunu gözler önüne seren bir özetti bu cümle. Aile yıkılırsa toplum ve devlet diye bir şey kalmaz. Devleti bir aile gibi görmezsek, bu şekilde bakmaksak meseleye yine sorunlar doğurur. Zira aile, toplumu inşa eden ve onun devamını sağlayan kurum... İstiklal Marşı'ndaki ehemmiyet ve atıf da bu yüzden... "En son ocak" sönmesin diye aileyi yok etme sonucu doğuran bu baskıya korkmadan direnmeliyiz.
"DURSUN BU HAYASIZCA AKIN"
Buluşmanın mottosu da İstiklal Marşı'ndan alınmıştı: "Dursun bu hayasızca akın" ... Hayasızca akının en bilindik yüzü, çocukları iğdiş eden, psikolojilerini etkileyen, onları cinsel kimlik bunalımına sokan LGBT'nin sıradan bir durum olabileceğini dikte eden programlar, filmler, internet videoları ve sosyal medya içerikleri... Bunlar çocukları etkiliyor. Sadece LGBT anlamında değil bu etki. Giderek artan bir müstehcenlik var.
BURASI TÜRKİYE...
Kimsenin "ahlak polisi" değiliz. Ancak özel hayatın "özel" olmaktan çıktığı bir evreye giriyoruz... Bu ciddi bir tehdit. Henüz çocuk olan kimselerin özenerek kendisini "farklı hissetmesine" sebebiyet vermesinin yanında sokakta "hayasızca" hareketlerle bir nesle kötü örnek olanların sayısı da artıyor. Bunun teşhirciliği ve getireceği sorunları tetiklediğini görüyoruz. Nihayetinde olan çocuklara ve aile kurumuna oluyor. Bu, insanları "sapkın" davranışlara itebiliyor... Burası Türkiye. Türkiye, kendini var eden unsurları hatırlamalı!
HUKUKİ DÜZENLEME ŞART
Olayın psikolojik, sosyolojik, ekonomik, dini ve politik yönlerini sıkça konuşuyoruz. Meselenin anlaşılması için bu yönlerin önemi büyük. Ancak bir husus var. Tüm bunların somut bir adıma bağlanması gerekiyor. O da hukuki düzenleme demek. Bu kadar miting, yürüyüş ve çalışmanın boşa gitmemesi için mevzuat değişikliği şart. Toplumumuzun "aile" denince aklına ne geliyorsa bunun hukukumuzda yerini bulması gerekiyor.
SERTAÇ ABİ'NİN DEDİĞİ
Tüm konuşmalar önemliydi. Ancak biri daha var ki en mühimi... Çocuklar için içerik üreten Sertaç abinin dedikleri. Hepimiz ebeveynlere hitaben konuştuk. Odağımız aile ve çocuktu ama Sertaç abi çocuklara hitap etti ve onlar için konuştu! En büyük tehdidin doğduğu alanda mücadele veren ve oyunlara dair videolar üreten Sertaç abi, çocukların sağlıklı oyunlar oynaması için elinden geleni yapıyor ve iki şeyi vurguluyor: "Oyunlardaki tehdit büyük boyutta, farkına varın ve yasaklanma prosedürünü hızlandırın" ve "Youtuber içeriklerini denetleyin" diyor. Bunlar çok çok önemli! Bunlar için mevzuat değişimi lazım...
HANGİ SOMUT ADIMLAR GEREKİYOR...
Alanım olduğu için alınması gereken hukuki tedbirlerin bazılarını belirterek yazımı noktalamak istiyorum:
1. Anayasa'da aileyi daha detaylı tanımlamak zorundayız. Ailenin kadın ve erkekten oluşacağını açıkça yazmalıyız.
2. Cinsiyet değiştirme (aslında cinsiyetin iptali) konusunda karar veren hakimlerin ve hekimlerin özenle seçilmesi gerekiyor. Önüne gelen her vaka ve davaya gösterdiği özenle bu meseleye yaklaşan kimseler olmamalı. Özel bir ihtisas şart.
3. Müstehcen davranışların (hayasızca hareketlerin) kapsamı genişletilmeli, suç olarak düzenlemesinin yanında cezası da arttırılmalı.
4. Hukuka aykırı biçimde çocuklara cinsiyet değişimi uygulanması özel ve kapsamlı bir suç olarak düzenlenmeli.
5. Tüm hormon ve türevi ilaçların satışına reçete edilme zorunluluğu getirilmeli.
Ve son olarak "aktivizm" adı altında "cinsel yönelim" dayatması yapan içerikler, paylaşımlar ve konuşmalara bir set çekilmeli. Pek tabi bunlar özetin de özeti.
TEŞEKKÜRLER BAP!
Güzel bir organizasyondu. Üçüncüsü icra edildi. Emeği geçenlere, katılanlara ve konuşanlara şükranlarımı sunuyorum. Konuyu gündemden düşürmemeliyiz, hep konuşmalıyız. Teşekkürler Büyük Aile Platformu, iyi ki varsın!