Çok kaliteli bir sezon sporseverleri bekliyor. Transferde her zamanki gibi önde koşan İstanbul takımları her senekinden daha bonkör davranmasına rağmen genel olarak doğru transferler yaptığını daha ilk maçta gösterdi.
Peki sadece bu yeter mi?
Tabi ki değil...
Ama transferde doğal olarak ortalarda gözükmeyen ama kendi içlerinde büyüklere karşı iyi hazırlanmış ve hırslanmış rakiplerin de olduğu ortaya çıktı.
Fenerbahçe, “yetiştirmeye gerek yok, param var ve istediğimi alırım” diyerek çok güçlü bir kadro kurdu. Ve bu kadro da hiç bir uyumsuzluk çekmeden hızla maçlara başladı.
Aziz Yıldırım’ın bu hamlesi iki açıdan doğruydu.
1) Taraftara ve camiaya yeni bir heyacan vermeliydi.
2) Daha da önemlisi yaptığı flaş transferlerle rakibi olan Galatasaray’ın 4. yıldız sevincini ve havasını bir anda ortadan kaldırdı.
Galatasaray ise az ama kaliteli transferlerle oturmuş kadrosunu takviye etmeye çalıştı.
Bence burada da iki sebep vardı:
1) Kadrosu Fenerbahçe’ye göre daha oturmuş yani iskelet hazırdı.
2) Camia olarak ödemesi gereken borçları da vardı. Fazla açılmanın camiaya zarar vereceğinin hesaplarını yaptı.
Beşiktaş önce teknik direktör değişikliği ile camiaya moral verdi. Demba Ba’yı elinden çıkarırken en az onun kadar kaliteli Gomez ile yerini doldurdu.
Savunma zaafları olduğunu bildiğinden genel olarak savunma ağırlıklı transfer yaptılar. Lige de iyi bir başlangıç yaptılar.
Trabzonspor ise geçen seneki “Çarşıdan ne bulursa alma” eğilimi ile transfer ettiği futbolcuların doğru transferler olmadığını gördü.. Başkan bunu tespit edince “Nasılsa para benim değil. Biraz daha harcayayım da homurtular kesilsin” misali, yine transfere saldırdı. Yolun yanlış olmasına rağmen Allah’tan bu sene yapılan transferlerde çoğunlukla faydalı olacak isimleri aldı.
Dolayısıyla eğer iç barışı hallederse ki (mümkün değil) yarışın içinde olacaktır.