Sene 1893: Büyük Britanya İmparatorluğu, Çarlık Rusyasının Hindistan’a yaklaşmasından rahatsız. Afganistan’ı ara bölge yapma telaşında. Diplomat Mortimer Durand’ı gönderiyor, Peştunistan olarak adlandırılan bölgede İngiliz hakimiyetindeki Hindistan ile Afganistan arasındaki sınırı çiziyor, sınıra “Durand Hattı” adı veriliyor, Peştun aşiretlerinin yarısı Hindistan içinde kalıyor.
Sene 1947: Hindistan’dan bağımsızlığını kazanan Pakistan, Birleşmiş Milletler üyesi olurken yalnız Afganistan’ın hayır oyu ile karşılaşıyor, nedeni, iki ülke arasındaki sınırın tam belli olmaması. 2 yıllık müzakerelerle “Durand Hattı” sınır kabul ediliyor.
Sene 1973: Afganistan Kralı Zahir Şah, bir saray darbesiyle devriliyor, yerine gelen kuzeni Davut Han, tipik bir Peştunistan milliyetçisi, yani, Pakistan sınırları içinde kalmış Peştun aşiretleriyle Afganistan’dakileri birleştirerek Peştunistan kurma sevdasında. İş yürümüyor, Afganistan giderek Sovyetler’e yakın hükümetlerin kontrolüne geçiyor.
Tarih, Ocak 1979: Carter (ABD), D’Estaing (Fransa), Callaghan (İngiltere), Schmidt (Almanya), Gudaloupe’de bir araya geldi, İran’da Şah’ın gitmesine, ülkesindeki Sovyet etkisi, özellikle komünist TUDEH partisini yok etmesi şartıyla Humeyni’nin devrim yapmasına karar verdiler. ABD, Şah’ın ülkeden kaçışından sonraki iki haftada İran ordusunun darbe yapmasını önledi, Fransa, Humeyni’yi bir uçağa koyup Tahran’a yolladı.
Tarih, Haziran 1979: ABD Başkanı Carter’ın güvenlik başdanışmanı Brzezinski, Peştun aşiretlerinin silahlandırılarak mevcut Afgan yönetimine karşı silahlı eylemlerin başlamasını öngören “Siklon Operasyonu”nu başlattı, hedefi, buna Sovyetler’in sessiz kalmamasıydı. Öyle de oldu, Sovyetler Birliği Aralık 1979’da Afganistan’a askeri müdahalede bulunduğunda, Başkan Carter’a şu notu yazıyordu: Artık Sovyetler’in yeni bir Vietnam Savaşı var, büyük avantaj elde ettik. Sovyetler CIA’nın Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan desteğinde süren silah desteği ve Pakistan’ın cephe ülkesi yapılması karşısında 10 yıl dayanabildiler, savaşı kaybettiklerinde zaten dağılmışlardı. Bu gelişmeyi şöyle yorumlayacaktı: Bazı Müslümanlar’ın kışkırtılması, Doğu Avrupa’daki Hıristiyanların kurtuluşuna yol açtı. Aynı zirvede Türkiye’de darbe planlandı, işin başına Paul Henze geçirildi, 12 Eylül’de “bizim çocuklar başardı...”
Sene 1982: Türk savcıların 15 Temmuz’la bağlantısı nedeniyle hakkında arama kararı çıkarttıkları Graham Fuller, CIA Yakın Doğu ve Güney Asya Direktörü oldu, “Siklon Operasyonu”nu yönetti. ABD’nin İsrail silahlarının İran’a satışı, gelen paranın Nikaragua’daki gerilla gruplarına verilmesi operasyonunun önemli ismiydi. İran’ı Saddam’a karşı korumaya alan operasyondaki önemli isim, bugünün İran Cumhurbaşkanı Ruhani’ydi. Fuller, aynı politika doğrultusunda FETÖ’nün Orta Asya merkezli kuruluşunun yolunu açtı. Savcıların Soğuk Savaş’ın önemli ismi Enver Altaylı’yı tutuklamaları bir tesadüf değildir.
Tarih, 11 Eylül 2001: Brzezinski’nin “Siklon Operasyonu”ndaki bir numaralı adamı Usame bin Ladin kurduğu El Kaide ile New York ve Washington’u vurdu. George W. Bush yönetimi önce Afganistan, sonra da Irak’ı işgal etti. Özellikle Irak’ta bugüne kadar uzanan gelişmelerin fitili, harekatın ortağı eski İngiliz başbakan Blair’in itirafıyla yalan ile başladı.
Sene, 2015: ABD, Suriye’de PKK’ya, Suriye Demokratik Güçleri’ni kurdurdu, tıpkı Afganistan’da olduğu gibi “gayrı nizami harp” kuralları içinde PKK’ya açıkça silah sevkiyatına başladı.
Tarih, 15 Temmuz 2016: Millet işgal amaçlı darbeyi püskürttü. Erdoğan, Barzani’nin bağımsızlık referandumunu, Katar ablukasını, Kudüs kararını, Suriye’de “terör devleti” planını rulo yaptı, emperyalizmin bir tarafına...
Tarih, 2018 yılbaşı: ABD Başkanı Trump, İran ve Pakistan’a saldırdı. İran içten çalkalandı, Trump’a Pakistan konusunda ilk destek ise Afganistan eski Amerikancı başkanı Zarkai’den, “En büyük sorun, Pakistan’daki Peştun aşiret bölgelerindeki terörist sızmalarıdır” açıklamasıyla yenidenPeştunistan hatırlatmasıyla geldi.
Bu işin özeti... Daha anlatayım mı?
Hedefleri bellidir: Türkiye, İran ve Pakistan’ı parçalayıp, emperyalist/siyonist saldırıya geniş manevra alanı oluşturmaya çalışıyorlar.
İran, Irak-Suriye-Lübnan hattında, Sovyetler’in Afganistan’da düştüğü emperyalist tuzağa düşmüş gibi görünüyor, yani kendi Vietnam Savaşı’ndan paçasını kurtarabilir mi, soru işareti.
Her oyunlarını görüp, bozan, Erdoğan’ı da bu nedenle istemiyor, içerden yeni manevralarla milletin kafasını karıştırmaya uğraşıyorlar...
Geçiniz...