Türkiye’nin gizli tarihiyle bağlantılı ismin merkezinde olduğu o çok özel anıyı ve ülkeye dönük uzun soluklu emperyalist saldırıyı gösteren anıyı, (E) Tümgeneral İlhan Atabaş’a borçluyuz.
Çok özel anının asıl sahibi, (E) Korgeneral Atıf Erçıkan.
Önce Atıf Erçıkan kimdir, bakmakta yarar var.
Siyaset tarihine “Madanoğlu Cuntası” olarak geçen cuntaya sızan, böylece 9 Mart 1971 ‘de yapılması planlanan darbeyi önleyen bir subaydan söz ediyoruz.
Erçıkan’ı, Washington’daki NATO Askeri Komitesi görevinden 3.Ordu İstihbarat Başkanlığı’na atandığında tanıyan, Tümgeneral rütbesindeyken Brüksel’de birlikte çalışan Atabaş’ ın 2005’te kamuoyuna mal olan mektubundaki anıya dönelim…
Emperyalizmin Türkiye değerlendirmesi…
Gelişme, Washington’a yeni atanan Fransız Kurmay Başkan’ın yaptığı toplantıda Erçıkan’a, “Sovyetler Birliği’ne karşı Uygulanacak Psikolojik Harp Harekatı” başlıklı bir dosyayı vermesiyle başlar. Erçıkan alır, ofisine döner hemen arkasından Amerikan ve İngiliz 2 subay odasına girer, o dosyayı geri vermesi gerektiğini söylerler. Erçıkan direnir, iş, ölüm tehdidine kadar varınca dosyayı kasaya kilitler, vermez.
Belgeyi okuduğunda ise, neden bu kadar büyük gerginliğin çıktığını anlar, çünkü, söz konusu raporda şu görüşler dikkat çekicidir: Sovyet merkezi otoritesinin yıkılmasından sonra ortaya 15-16 devletin çıkması beklenmektedir, bunlardan 5 veya 6’sının Türk devleti olacağı da bilinmektedir. Bunların işgal ettikleri coğrafya stratejik yönden çok değerli ve tabii kaynakları bakımından da çok zengindir. Bu devletler Batı’daki Türkiye Cumhuriyeti ile birleşirse, o zaman Hitler Almanyası veya Stalin Rusyası kadar tehlikeli bir kuvvet batılıların karşısına çıkar.
Türkiye esas hedeftir…
Sovyetler’in yıkıldığı 1991’den günümüze, yaşanılanlar, anıyı doğrular niteliktedir.
Mesela, 1995’te İstanbul’da söyleşi yaptığım son Sovyet lider Gorbaçov’un, “Türkiye’nin yeni Türk devletlerinin lideri olmasına dünya sistemi izin vermez, çalışma ortaklıkları kurabilirsiniz ama, Rusya o coğrafyadan asla çekilmeyecektir” sözlerini unutmam, haklı çıktı.
Sovyetler yıkılırken Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgal etmesi, Rusya, ABD, AB tarafından “makbul devlet” olarak görülmesi, önemlidir. Aynı dönemde, Avrupa’nın ortasındaki Müslüman Boşnak varlığı neden soykırıma uğradı sanıyorsunuz?
…Veya Doğu Akdeniz’de neden ABD-AB ittifakı bir anda Rumlar’ın yanında yer aldı, İsrail devreye girdi ?..
Suriye-Irak’a İsrail dahil herkes müdahale edebilir, İran yerleşebilir, ama iş Türkiye’ye geldiğinde dünya ayağa kalkar. (Kemal,o konferansta Türkiye’nin meşruiyet dışı müdahalelerinden söz etti, nelermiş açıklasın, yanındaki adamlara CIA bildirmiştir belki.)
Amerikan emperyalizminin proje örgütleri FETÖ ve PKK’nın, Sovyetler Birliği’nin yıkılışı 30 yıl önceden bilen o raporun doğal sonuçları mı, evet, yaptıkları ağır tahribat ortadadır.
“Yüz yıllık hesaplaşma” budur. Bunu görmeden söylenen her laf da boştur.
ABD, Kuvva karşısında eriyor…
ABD’nin 15 Temmuz sonrasında bu topraklarda en güçsüz dönemini yaşadığını görüyoruz, çünkü elindeki bütün işbirlikçi unsurları aynı anda cepheye sürüyor.
İP’in milliyetçileriyle PKK’nın el sıkıştığı, CHP’nin etnik-dini lobilerin partisine dönüştüğü, Saadet Partisi ile emperyalist işbirlikçisi cemaatlerin yan yana dizildiği çok özel bir dönem bu.(Suni Atatürk tartışmalarıyla “kuvva cephesini” bölemez, “katil devlet” laflarıyla emperyalistin gündemini millete zorlayamazsınız, bilin.)
Tipik sembolü, Berlin’deki o ihanet masasına yan yana dizilenlerdir…
Emperyalizm bunların yanına, bir de AK Parti içinden siyasi unsurlar taşımanın gayretinde, izliyoruz.
Bu, Kuvvayı Milliye duruşunun gücünü gösteren önemli bir gelişmedir. Demek yatırım yaptıkları milleti alt etmeye yetmiyor…
Zaten, çok da tın…