Kapitalizmin, sürdürülebilir sistem olmaktan çıktığı çok özel bir dönemde yaşıyoruz.
Dünya nüfusunun yüzde 1’nin, toplam servetin yüzde 55’ine sahip olduğu, 60 “ultra-zengin” şahsiyetin toplam servetinin 3.7 milyar insanın cebindeki paraya eşit olduğu bir dünya sürdürülebilir değildir.
Bunu en iyi, neo-liberal uygulamalarla dünya halklarını soyup soğana çevirenler biliyor.
Emperyalizmin ana bayraktarı, Amerika Birleşik Devletleri’nde, 43 milyon insan, açlık sınırında, verilen gıda kuponları sayesinde yaşama tutunuyor. Bu insanların kağıt üstünde vergi mükellefleri gözüktüğü devlet, silaha tüm dünyanın toplamının iki katı para harcıyor!..
Kapitalizm, insan ilişkilerini geriye dönülmez şekilde zehirledi.
Toplumlardaki adalet duygusunun yok olmasına neden oldu.
İnsanlığın geleceğine dönük en küçük projesi bile yok.
Aksine, doğayı sürekli tahrip ediyor, böyle devam etmesi halinde, iki kuşak sonra insanlığın büyük bir felaket yaşaması da kaçınılmaz görünüyor.
Beka mücadelesi veren bir millet olarak oturup BEKA EKONOMİSİ’ni enine-boyuna konuşmamız gerekiyor, geç kalıyoruz, uyarıyorum.
Topyekün savaş hazırlığı mı?
ABD’nin, İran-Türkiye hattına yığdığı askeri güç, kaçınılmaz yıkıma doğru zaman kazanmanın telaşını gösteriyor.
İran ve Türkiye doğrudan hedef alınarak, insanlığı oyalayacak bir kan gölü, büyük bir kıyım anaforu üretmenin peşindeler.
Basra Körfezi’nde Acem-Arap savaşını tetiklemeye çalışıyorlar.
Doğu Akdeniz’de Yunanistan-İsrail ittifakının hedefine Türkiye’yi oturtuyorlar.
Suudi Arabistan başta, Körfez ülkeleri ve Yunanistan ile İsrail aslında birer piyon, çatışmanın arkasındaki esas gücün bölgeye yığdıkları askerleri olduğunu artık saklamıyorlar.
1993 Bosna Savaşı’ndan bu yana, Müslüman öldürmenin kolay olduğunu, kendi insanlarına kabul ettirdiler, bir-kaç milyon Türk, Arap veya Acem ölmüş, emperyalizmin kurumsal topraklarında kimsenin umurunda olmayacak, bilin.
Rusya lideri Putin, gelişmeden memnun, ABD Dışişleri Bakanı Pompeo ile yaptığı son görüşmede Amerikan-Rus ilişkisini tamir etmekte kararlı olduğunu söyledi, çünkü uzun süredir ülkesinin üzerinde toplanan savaş bulutlarının, yine Müslüman coğrafyaya kaydığını görüyor. Yarın Suriye’de ne tür bir ABD-Rus ortak senaryosu ile karşılaşacağız, göreceğiz.
Dünya budur. Sağlam durmazsanız, kapınızın önünde emperyalistin postalını görmeniz kaçınılmazdır.
İşbirlikçilik artık siyasi harekettir
Venezuela’daGuaido önemli bir örnek. İşbirlikçiliğin normal siyasi hareket olarak kabul edildiğinin sembolü. ABD’nin desteğiyle kendini Başkan ilan etti, Washington’a “büyükelçi”(!) sıfatıyla Carlos Vecchio isimli bir adamı temsilci atadı. Vecchio, Pentagon’a mektup yazıp toplantı talep etmiş, konusu, Amerikan ordusunun Venezuela’ya demokrasiyi getirmede üstleneceği rolün ele alınması. Pazartesi günü oturup konuşacaklar, Amerikan ordusu, memleketlerini satan pisliklere nasıl destek olacağının programını oluşturacak!..
Suudi ve BAE Veliaht Prensleri, Sisi, Filistinli Dahlan… Hepsi aynı ihanetlerin isimleridir.
Sistem basittir: Emperyalizme direnen, milli iradesiyle kararlılığını gösteren milletleri ve liderlerini “diktatörlük” ilan et, içerden bir işbirlikçi bul, milli-yerli yönetimi önce ekonomik abluka ile kuşat, ardından orduyla işgale kalkış…
Venezuela’daki Guaido’nun bir benzerinin Türkiye’de de hazır olduğundan emin olabilirsiniz, aslında 15 Temmuz işgal amaçlı saldırısında da belliydi ama milletin direnişinin ihaneti ertelettiğini şimdi daha iyi görüyoruz.
Ahmet Taşgetiren’e, ülkesine ihanet etmiş FETÖ’cüleri, “cezaevinde namazında orucunda mağdurlar” olarak tanıttıran rüzgarın nereden estiğini sanıyorsunuz, oradan esiyor ve işbirlikçisini hemen buluyor!