Dünyanın her ülkesi kendi halkına zarar verecek gelişmelerden korunmak ister. Toplumsal bir yara haline gelen sorunlarda devletin kurumlarının konuya müdahil olması ve kanunlar çerçevesinde müdahale etme hakkına sahip olması kadar doğal bir durum olamaz.
Behzat Ç. etrafında dönen tartışmalarda Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve devletin bazı kurumlarının eleştirilerinin tamamen haklı gerekçelere dayandığına inanıyorum. Devletin halkını zararlı maddelerden korumak için bir kurum dahi kurmuştur. Yeşilay kısıtlı imkan ve bütçelerle toplumu içten içe kemiren yok eden sağlığa zararlı madde ve bağımlılıklara karşı halkı bilinçlendirmek için yeterli olmasa da bir mücadele veriyor. Yeşilay’ın Başkanı Muzaffer Balcı görevi ve sorumluluğu gereği halkı sağlığa zararlı maddelere özendiren ve doğruymuş gibi sunan Behzat Ç’ye yönelik birtakım girişim ve temennilerde bulundu. Yeşilay başkanın görevini ve sorumluluğunu yerine getirmesini bile hazmedemeyenler hemen olayı başka yönlere çekmeye çalışıyor. Gençlerin gelişimini kötü etkileyen, 24 saat içki içilen, argo kelimelerin havada uçuştuğu diziye yönelik eleştirisinden dolayı Başkana yönelik suçlamalar yapılıyor. Başkan görevini, vazifesini yapmayacak mıydı?
Diğer taraftan olayın bir başka boyutu ise 24 saat içki ve sigara içen, argo konuşan kişi, Türk polisini temsil edebilir mi? Bunu tasvip eden bir zihniyetin sorgulanması gerekirken bunun yanlışlığını ortaya koyan anlayış suçlanıyor. Ne garip bir ülkeyiz değil mi?
Benim burada üzerinde durmak istediğim bir konuda koca bir teşkilatı, bir mesleği polisliği böylesine pespaye bir anlayışın içine sokan bu filme karşı emniyet teşkilatı neden sessiz kalıyor. Başta Emniyet Genel Müdürlüğü ile İl Emniyet Müdürleri, mesleğin saygınlığını korumakla mükellef değiller mi? Bu dizinin; emniyet teşkilatını, mensuplarını ve bir mesleği bu şekilde küçük gösterilmesine nasıl göz yumarlar.
Buradan hem Emniyet Genel Müdürlüğü’müze hem de İzmir ve Ege’nin Mmniyet Müdürlerine bir çağrıda bulunmak istiyorum. Teşkilatınızın ve polislik mesleğinin böylesine ayaklar altına alınmasına kaba, sarhoş, argocu tabirlerle algılanmasına nasıl müsaade edebiliyorsunuz. Yasal ve hukuksal platformlarda haklarınızı neden kullanmıyorsunuz. Emniyet Genel Müdürümüze ve İzmir Emniyet Müdürü Ali Bilkay’a buradan çağrıda bulunarak bu pespayeliğe, kepazeliğe daha fazla müsaade etmeden hukuki zeminde gerekli girişimleri başlatmaları için ihbarda bulunuyorum. Aksi takdirde ise Türk polis teşkilatı dizide ki imajıyla kaba, medeniyetten nasibini alamamış, sorguladığı kişilere işkence ve küfür eden, hatta kendi ekip arkadaşlarını dahi aşağılayan bir işkenceci karakter olarak algılanacaktır. Halkın da tepkisine neden olan bu dizi ya yayından kaldırılmalı veya halka, izleyiciye daha sıcak gelecek kötü alışkanlıklara özendirmeyecek türde mesajlar yer almalıdır.
Bu konuda RTÜK’te devreye girmelidir. RTÜK bu sahnelerin yararlı olduğunu savunamaz. Hangi RTÜK üyesi böylesi bur durumu kabul edebilir. Bu sahneler değişmediği sürece RTÜK gerekli uyarı ve yaptırımlarını devreye sokmalıdır. Halkın sağlığını korumak sadece Yeşilay’ın görevimidir. Devletin bütün kurumları yetkileri çerçevesinde zararlı alışkanlıklara karşı halkı koruma konusunda yetkilerini kullanmalıdır.