"Önümüzde bir çözüm kalmadı. Ben Filistin lideri olarak Gazze'ye gitme kararı aldım. Sınır tanımayan düşmanlığa karşı birlikteyiz. Bizim hayatımız Gazze'deki bir çocuğun hayatından daha değerli değildir.
Ya zafer ya şehadet."
Bu sözler Mahmud Abbas'a ait.
Evet bir önceki yazımda bahsettiğim gibi Mahmud Abbas Filistin ile ilgili TBMM'de yaptığı bu konuşmayla ayakta alkışlandı.
Bu sözler, peşi sıra gelen alkışlar, mecliste yaşanan bu sahneler birçoğumuzun duygularını coşturdu ve bu coşku Mahmut Abbas denilen kişiye övgüler düzülmesine neden oldu.
"Abbas'tan TBMM Genel Kurulu'nda tarihi konuşma..."
"Abbas'tan tarihi çıkış..."
"Abbas kahramanca konuştu."
"Abbas'tan İsrail'e gözdağı."
Oysaki bu tepkilerin hepsi abartıydı ve Abbas bunları asla hak etmiyordu.
Bu abartıya tepki göstererek sapla samanın karıştırıldığına dair kanaatimi o an sıcağı sıcağına belirttim.
O durumda da akıllara şu soru geldi.
Peki, Bu Alkışlar Kime...
Bu haklı bir soruydu.
O halde bu ilgi, bu alkışlar gerçekten Abbas'a mıydı yoksa bu tepkinin arka planında başka bir anlam, başka bir mana mı vardı?
Bu soruya doğru cevap verebilmek için geçmişe gitmemiz, geçmişte yaşanmış bazı gerçekleri hatırlamamız gerekir.
Şimdi gelin doğru teşhisi koyabilmek için Mahmud Abbas'ın geçmişte neler yaptığını kısaca hatırlayalım.
Neden Emlakçı...
Soykırımın olanca hızıyla yaşandığı günlerdi.
Mahmud Abbas ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken Ürdün'ün başkenti Amman'da buluştular.
Bu tarihi buluşmada Mahmud Abbas halkı soykırıma uğramış, binlerce insanını kaybetmiş bir temsilci lider olarak orada bulunuyordu, Blinken ise İsrail denen katil terör örgütüne her türlü desteği veren cani bir azmettirici olarak.
İki temsilci karşılaştıklarında aralarında geçen diyalog bir an da dünya gündemine oturdu.
Kameralar önünde yaşanan bu samimi görüntülerde geçen konuşmalar duyanı şoka soktu.
Blinken büyük bir samimiyetle sarıldı Abbas'a.
"Bay Başkan sizi tekrar gördüğüme sevindim."
Abbas'da gülerek karşılık verdi.
"O halde buradan bir ev almalısınız"
Blinken güldü ve büyük bir samimiyetle cevap verdi;
"Ev almayı düşünüyorum."
Mahmut Abbas'ın kendi halkını katleden bir caniye gösterdiği samimiyet ve sarf ettiği sözler inanılmaz tepki topladı ve sözde Filistin'i temsil eden Abbas'ın lakabı "emlakçı Abbas" olarak tarihe geçti.
Hepsi Bu mu...
Elbette değil.
2005 seçimleri tam bir ihanet hikayesi.
Seçime giren iki parti.
El Fetih ve Hamas...
El Fetih'in lideri Mahmud Abbas, Hamas'ın lideri ise Haniyye.
Seçimlerde İsrail ve batının tüm destekleri Mahmud Abbas'aydı.
İnanılmaz paralar yağdı ama buna rağmen Abbas seçimleri kaybetti.
İsrail ve batının talimatıyla seçim sonuçlarını tanımayan Abbas bu yaptığıyla destekçilerinin değirmenine su taşıdı ve Filistin'in bölünmesinde önemli bir rol oynadı.
Batı Şeria Muamması...
Abbas'la ilgili bir başka garabet Batı Şeria'da yaşananlardı.
Batı Şeria'nın gerçek sahibi Filistinliler evlerinden ediliyor, topraklarından sürülüyor, keyfi tutuklamalarla cezaevlerine konuyorlar, insan avına çıkan İsrailli asker görünümlü teröristler Filistinlileri bir bir katlediliyorlardı.
Buna dur demesi beklenen Mahmud Abbas yönetimi ise İsrail polis ve askerleriyle birlikte hareket ediyorlardı.
Maaşlarını İsrail'in verdiği bu yönetim İsrailli terörist asker ve polislerle bir olup kendi halkına operasyon yapıyordu.
İsrail'in, Amerika'nın, batının yere göğe sığdıramadığı Mahmud Abbas'la ilgili bu tür onlarca örnek verilebilir.
O halde akıllara şu soru gelecektir.
TBMM neyi alkışladı?
Alkışlar Filistin'e
Filistin'de yaşananları yakından takip eden bilir ki gazi meclisin alkışları Mahmud Abbas'a değil Filistin halkına idi.
Alkışlar Mahmud Abbas'a değil Filistin davasınaydı.
İşte tüm bu olanlardan dolayı alkışlar Mahmud Abbas'a değil direnişinin sembol ismi Haniyye'ye idi.
Dipnot...
Tam yazımın sonuna geldim, medyaya bir haber düştü.
Onunla bitireyim...
"Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki, Sputnik'e verdiği demeçte İsrail'in Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın Gazze'yi ziyaret etmesine izin vermediğini açıkladı."
Oysa ne diyordu Emlakçı Abbas;
"Filistin lideri olarak Gazze'ye gitme kararı aldım. Ya zafer ya şehadet."
Abbas'ın mum yatsıya kadar da dayanamadı.