16 Nisan’da, yeni bir zamana başlıyoruz… Ama bu asla geçmişi olmayan bir başlangıç değil. Geçirdiği tüm evrelerden dersler ibretler devşirmiş, geleceğe de bu inançla ve umutla bakmayı öngören bir başlangıç... Ve kendinden de ibaret değil bu gelecek. Kaderi olan coğrafyada her zaman öncülük ve himayekarlık etmiş bir tecrübeden süzülüyor Türkiye’nin geleceği…
Hafta içi Siirt'teki gençlerimizle birlikteydim… Onların umutlarını ve hayallerini konuştuk. Siirt Valisi Mustafa Tutulmaz mükemmel bir işe imza atmış. 4. Kitap Fuarı'nın sahibi çocuklar ve gençler. Öğrenciler Vali Bey'in dağıttığı kitap çekleriyle kitap fuarından istedikleri kitapları alabiliyorlar. Haliyle yazarlardan çok Vali Bey ilgi odağı. Çocukların teklifsizce dokunabildiği bir Vali ne güzel! Bazıları "Vali Abi" diyor. Nereye gitse peşinden bir alay çocuk sel gibi akıyor... Bir harf bir kelimeyi, bir kelime bir kitabı, bir kitap bir çocuğu tamamlıyor. Ve Siirt’e bahar geliyor. Işık saçmak için ekinoksu bekleyen Tillo’da pembe badem ağaçları bitiyor. Sabrın timsali Botan nehrinin gürleyerek akan şanı yürüyor. Siirt, Mezopotamya’nın kapılarını Doğu ile Batı arasında açıyor…
***
İbrahim Hakkı Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi'negidiyoruz ilkin edebiyat öğretmeni Ayşe Hanım'la. İtibar, Hece ve Dergah edebiyat dergilerinden bahsediyoruz, edebiyat dergileri Anadolu’yu İstanbul’a, Ankara’ya bağlayan atar damarlar mesabesinde. Edebiyat öğretmenlerinin öğrencileriyle edebiyatın arasını halen bu dergilerle kuruyor oluşları çok mühim. Kültürel aidiyet, kelimeler üzerinden inşa ediliyor. Yakınlık ve uzaklık. Sevmek ve sevmemek de. Dil, gönül demek. Gönlün dilini kelimelerle keşfe çıkıyor ancak insan. 1500 öğrencisi var okulun. Sümeyye Erdoğan’ın himayesiyle kısa sürede tamamlandığını anlatıyor Müdür Bey. Sümeyye Erdoğan bölgedeki anne babalara da çok anlamlı bir rol model olmuş. Kızlarını okutup okutmamakta çekinceleri olan pek çok aile, Sümeyye’nin Siirt’le olan yakın temasından sonra önyargılarını kırarak okullaşmaya dahil olmuş…
İlim Yayma Cemiyeti’nin Fatıma Zehra Kız Öğrenci Yurdu'nda da bir konferansımız oldu. Cumhuriyet tarihinde mütedeyyin kesimin ilk müesseseleşme örneği olan cemiyet, talebelere ve eğitime verdiği destekle geldi bugünlere. Sadece öğrenciler değil Siirt sivil toplum grupları da iştirak edince konferansa, kurumlaşmanın istişare anlamını da taşıdığını fark ediyor insan.
Siirt TÜRGEV’se, konferanslarımızın ana ekseniydi. Gece de yazarlar için ayarlanmış otelde değil, yurdumuzda gençlerle kalmayı tercih ettim. Yurt müdiresi Birsen Hanım fevkalade çalışkan bir idareci ve genç öğretmen arkadaşlarıyla Siirt’te bir bal kovanı gibi çalışıyorlar. O gece, Emine Erdoğan'da çocuklarımızla geçirdim geceyi. Emine Erdoğan Hanım, Siirtli olduğu için bu kız yurdumuzu çok himaye etmiş, onun ismini vermişler liseli kızların yurduna. Birsen Hanım, köy köy kasaba kasaba gezerek kız çocuklarının kapısını nasıl da tek tek çaldıklarını, kızları yurda ve eğitime nasıl kazandırdıklarını gözleri dolarak anlatıyor. Yurdun neredeyse tamamına yakını burslu okuyor. Şimşek gibi zeka fışkırıyor kızların gözlerinden. Konferans sonrası sorulan sorular, üniversite yurtlarında bile karşılaşmadığım cinsten kapsamlı. Büyük kentlerdeki yurtlarla kıyaslandığında Siirt yurdunun çocuklarındaki bu azim, fetanet, oldukça anlamlı… Kendilerine sağlanan bu imkanların farkında evlatlarımız… Hatta Birsen Hanım'ın dediğine göre bazıları yazın bile köylerine dönmeyip bilgisayar ve kütüphane imkanlarından faydalanabilmek için yurtta kalmak istiyorlarmış. Eğitim ve hizmette fırsat eşitliği, sosyal barışın da anahtarlarından.
Siirt'te referandum çalışmaları esnasında taşlı saldırıya uğrayan Kübra Başkurt kardeşimizle de görüştük. Benzeri şiddet olayları yüzünden Dicle Üniversitesi'ndeki eğitimini de bırakmak zorunda kalmış Kübra. Güya etnik kimlik üzerinden siyaset güden HDP’nin kendisi gibi düşünmeyen Kürtlere bile hayat hakkı tanımadığı gerçeğiyle karşılaşınca insan… Böyle siyaset olmaz diyor. Olsa olsa terördür ortaya konan. Nitekim halk, artık bıkmış durumda HDP’den de şiddetten de…
Emine Erdoğan kalplerin anahtarını bulmuş, "OKU" emrinden aldığı ilhamla, yarının anneleri ve öğretmenleri olacak kızların kalbine taht kurmuş…