"Bizi gömmeye çalıştılar ama tohum olduğumuzu bilmiyorlardı"demişti İzzet Begoviç... Emine Erdoğan Hanımefendi, Suriyeli muhacir kadınlarla hemhal olurken bu cümleye yaslandı...
Pazartesi günü Külliye'nin konukları Suriyeli kadınlardı. Emine Erdoğan Hanım, hepsiyle tek tek ilgilendi. Kadınların kurduğu ortak cümleyse; "Bize bir anne gibisiniz"le başlıyordu. Misafirlerden birisi, "Bizimle dertleşen bir Cumhurbaşkanımız var, bizi sofrasına kabul ediyor, eşi Emine Hanımsa bizim derdimizin ortağıdır" derken gözlerinden yaşlar süzülüyordu.
Onlar Suriye'deki zalim rejim tarafından hayatları karartılmış, evleri, şehirleri imha edilmiş, aileleri parçalanmış, hicret etmek zorunda kalmış hanımlardı. Meslek sahibiydiler. Doktorlar, avukatlar, öğretmenler, mühendisler, mimarlar... Bir zamanlar hayatları bizler gibi akıp giderken, birden bire karanlık bir selin içinde dönmeye yuvarlanmaya başlayanlar... Suriye'de Haçlı Seferlerinden bu yana en kritik ve radikal manadaki nüfus dizaynı yaşanıyor. İnsanlar tenkil ve tehcire maruz bırakılıyor. Kimliksizleştiriliyor. Ya öldürülüyor ya da ölümlerden ölüm beğenmeye zorlanıyor.
Masada hemen yanımda oturan Esra Elmahlof memleketinde öğretmenmiş, iki küçük çocuğuyla Türkiye'ye sığınmış, "Gemilerden birinde batıp boğulmadıysak bunu Türkiye'ye ve Erdoğan'a borçluyuz" diyor. Hennan ve Hüda El Garib, iki kız kardeşler bilgisayar mühendisliğinde yüksek lisans yapıyorlar. Gözlerinin içi ışıl ışıl iki genç kızın da, ama hikayelerini dinlerken bile cesaret arıyor ruhunuz... İman El Hac İsmail, 36 yaşında bir avukat hanım, Osmanlı Hanedanına dayanıyor üst soyu, dört evladı var, her şeyimizi Halep'te bıraktık diyor, kardeşleri işkence altında can vermişler, ailesinden isimler sayıyor her birisi ayrı cezaevinde yitip gitmişler.
Emine Erdoğan Hanım'ın rikkatli konuşmasında dikkatimi çeken, hitabına kalpten başlamasıydı. "Kalp yükünden daha ağır bir yük yoktur biliyorum" derken, muhacir hanımların çektiği çileyi, hüznü, taziyeyi, kopuşu ve sızıyı saygıyla yadetti, inşallah evlerinize hayırla döneceğiniz günler de gelecek, bize bereket ve dualarınızla geldiniz dedi. Onları incitebilecek en ufak bir ihsasta dahi bulunmadı.
Göç İdaresi Genel Müdürü Atilla Toros'un ifadesine göre; 2 milyon 900 bin Suriyeli'ye, 250 bin Iraklı'ya geçici koruma belgesi verilmiş. Bu durum hem kayıt ve destek hem profil tespiti için çok önemli. 2012-2015 arasında Suriye'den gelen nüfusun eğitim ihtiyaçlarını karşılamak için geçici eğitim merkezleri kurulmuştu. Lakin 2015 sonrası koşullar değişti devreye Rusya ve İran'ın da etkin olarak girmesiyle yeni zorluklarla karşılaşıldı. Geçici eğitim merkezlerinden daha kalıcı ve topluma entegre eğitim şekli zarurileşti.
YÖK Yürütme Kurulu'ndan Zeliha Koçak Tufan, kurdukları yabancı akademisyen bilgi sistemiyle (YABSİS) 4 bin civarında başvuru aldıklarını bunun 400'ünün istihdam edildiğini anlattı.
''Mülteci politikamız, dünya ülkelerine örnek olacak ölçektedir. Suriye krizi patlak verdiğinden bu yana 1 milyon 300 bin kadın sığınmacımız var ve biz bu kardeşlerimize misafirlerimiz gözüyle bakıyoruz millet olarak" dedi Emine Erdoğan. Bu vicdan ve sorumluluk hareketinin, insanlığın geleceğini inşa edecek bir tavır olduğunu söyledi.
"20. asrın köhnemiş ve çift kutuplu dünyası yok artık. Çok kutuplu yeni bir dünyadayız ve küresel sistemin dayattığı kuramlarla değil, kendi hikayesini kendisi kuran bir Türkiye'yiz"dedi. 16 Nisan'daki referanduma da değinen Erdoğan; "16 Nisan'da halkın hakemliğine gidecek Türkiye... 15 Temmuz savunması, 16 Nisan'da halk iradesiyle tescillenecek..." dedi.