Dün gece Sükrü Saraçoğlu Stadı'nda futbol adına güzel olan her şey vardı ama penaltıya kadar gol yoktu. Her iki takımın futbol adına çoşkusu ve oynama arzusu seyir zevkini arttıran faktörlerdi. Bu maç için Süper Lig'de son zamanların en tempolu ve mücadele gücü yüksek maçı desek yeridir.
F.Bahçe takımı pozisyon bulmak için her türlü hücum varyasyonu denedi. Sağdan Gökhan Gönül, soldan Caner gibi Türkiye'nin en kaliteli iki bekinin de katıldığı hücum varyasyonlarında son vuruşlarda Emenike ve Sow bir türlü golle buluşamadılar. F.Bahçe takımı oyunun hakimiydi, Mehmet Topal ve Diego uzaktan attıkları şutlarla bir çok kez kaleyi yoklasalar da istedikleri üretkenliği bir türlü sağlayamadılar. Kuyt yine çok çalışkan ve istekliydi. Emre kaptan olarak takımı ateşleyen isimdi.
F.Bahçe topu 3. bölgeye çabuk taşımada geç kalınca, Antep savunmada etkili ve yerinde müdahaleler yapabildi.
İsmail Kartal'ın oyun içindeki Webo ve Alper hamleleri ise yerindeydi.
G.Antep takımı hücumda 4-2-3-1 düzeninde taktik diziliş sergilerken, rakip kendi alanlarına girdiklerinde Atletico Madrid takımının genellikle uyguladığı gibi 4-4-2 dizilişine geçerek ve kalenin önüne otobüs çekme tabiriyle anılan katı savunma ve kaymalarla gol yollarını kapayıp, aynı zamanda topu kaptıklarında çok çabuk kontratakla hücum yapma arzuları ile tehlikeli de oldular. Mustafa, Oğulcan, Muhammet ve İbrahim Akın'la önemli pozisyonlar ve geniş alanlar buldular. Son vuruşlarda Mert kalesinde adeta devleşti. Bu pozisyonları gol yapabilseler sonuç Antep lehine çok farklı olurdu.
Emenike'ye iki çift lafım var; kardeşim sen futbolcusun tribünlere el sallamak ve cevap vermek senin ne haddine ? Sen önce işini yapacaksın, sonra formasını giydiğin takımın 12. adamına saygıda kusur etmeyeceksin, yoksa çok çabuk silinip gidersin.
Maçın hakemi Ali hocayı penaltı kararı dışında çok başarılı buldum. Gökhan'a penaltıyı çizgi hakeminin uyarısı ile çaldı. Bence biraz ağır bir karar oldu.