Bu yazımızda, bankadan kredi kullanacak emekli, dul ve yetim aylığı alanlarınbilmelerinde yarar bulunan bir ihtilafa değineceğiz. Emekli aylığı alanlar banka kredisi talep ederken, Sosyal Güvenlik Kurumundan olan alacaklarını teminat ve rehin olarak göstermekte, kullanmış oldukları krediyi ödememeleri halinde de, emekli maaşlarına banka tarafından bloke (el ) konmakta ,emekliler de emekli maaşlarına konulan blokenin kaldırılması için dava açmaktadırlar.
Bu bağlamda emekli tarafından açılmış bir davada yerel mahkemece, ‘’davacı tüketicinin davalı bankadan kullandığı krediye ilişkin doğmuş/doğacak borçlar sebebiyle SGK tarafından gönderilen alacakları üzerinde bankanın rehin hakkı bulunduğuna, takas ve mahsup yapabileceğine ilişkin muvafakatini içeren sözleşme hükümlerinin 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri uyarınca haksız şart mahiyetinde olduğu, İcra ve İflas Kanunu'nun 83/a maddesi uyarınca emekli maaşının haczine dair önceden yapılan anlaşmaların geçerli sayılmayacağı, bu nedenle borçlunun emekli maaşına davalı banka tarafından konulan blokenin kaldırılması gerektiği,’’ yönünde karar verilmiştir.
Ancak, yerel mahkemenin bu kararı Yargıtay tarafından bozulmuştur.Yargıtay’a göre:
‘’….. davacının bankadan aldığı kredi borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödememesi halinde sözleşme gereğince kullandırılan kredinin teminatı olarak maaşından kesinti yapılmasını kabul etmesi ve diğer teminat öngören hükümlerin sözleşmeye konulmasına rıza göstermesinin haksız şart olarak kabulü de mümkün değildir.
Zira davacı yürürlükteki bu yasaları bilerek sözleşmenin her sayfasını ayrı ayrı imzalamış olup, serbest iradesi ile sözleşme şartlarına uygun olarak kredi borcu taksitlerinin bankadan aldığı maaşından kesilmesi için talimat verdiğine göre artık sözleşmenin söz konusu hükmünün müzakere edilerek kararlaştırılmadığı söylenemez.
Ayrıca bankanın yaptığı işlemin sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerin dürüstlük kuralına aykırı düşecek şekilde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olduğu kabul edilemez. Davacının bankadan kullandığı kredi borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödemesi zorunludur. Davacının taksitlerin maaşından ödenmesini ihtirazı kayıtsız kabul edip daha sonra dava açıp kesinti bedelini geri istemesi hakkın kötüye kullanılması olup, iyiniyet kurallarıyla bağdaşmaz(Türk Medeni Kanunu m.2).
Tüketici haklı bir sebep olmadan sözleşmeyi tek taraflı feshedemez, ifası yapılmış bedellerin iadesini isteyemez, bu şekilde edimin tek taraflı geri istenmesi de hukuken himaye göremez. Aksi halde, kredi isteyen kişinin mali durumu ve maaş gelirine göre borcunun ödenebileceği güvencesiyle kredi veren bankanın alacağının imkânsızlaşması, kötü niyetli bir kredi borçlusunun borcunu hiç ödememesi gibi bir sonuç doğacaktır.
Hal böyle olunca, (yerel) mahkemece uyuşmazlığın sözleşmeye bağlılık, ahde vefa ilkesi ve tarafları bağlayan sözleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekirken (yerel mahkemece) yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir (Y.13.HD. 5.4.2017, 2017/1528-4002).’’
Sözün özü: Emekli, dul ve yetim aylığı alanların, banka kredisi kullanırken dikkatli olmalarında yarar var. Çünkü, ödenmeyen kredi nedeniyle bankanın, emekli, dul ve yetim maaşlarını bloke etme ve kesinti yapma hakkı var.