Şampiyonluğu kovalayan bir Beşiktaş düşünün ki; ilk şutunu devre biterken ancak atabiliyor... Akhisar, “Şanslı-Akıllı-Soğukkanlı” üçlüsünden herhangi birine sahip olsa; ilk yarıyı 3-0 önde bitirecekti. Siyah-beyazlılar soyunma odasına pozisyonsuz gitti. Böyle şey olur mu?
Fakat işin tuhafı, pozisyon bulamasa ve hatta şut bile çekemese de; Beşiktaş’ın maça başlama ritmi, aslında kötü değildi. Birçok maçta olduğu gibi, eveleme-geveleme yapmadan net bir oyun kurgusu oluşturma gayreti içindeydi. Bu tavrını beğendim... Ama Akhisar’ın başarılı ve etkili paslarla sokulma girişimlerine bir çözüm bulamadılar. Bir de tabi; şut atamazsan, 3 puanı özel ambalajı içinde kimse sana hediye paketi gibi sunmaz... Beşiktaş; topla oynama süresi açısından rakibinden önde olmayı, “Ne yapıyorsa doğru yapıyor” şeklinde algıladı. Top hep sende ama, o top senin kalene girdi... Terslik burada!
***
Bunun böyle sürmeyeceği çok açıktı. Beşiktaş ikinci yarıya “Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir” şahlanması ile çıktı. İlk yarıda hiç olmayan şutlar ve pozisyonlar arka arkaya gelmeye başlayınca, gol de fazla nazlanmadı. O ana kadar günün kötüsü Demba Ba, kendi durumunu da kurtaran becerisini sergiledi. Günay da, son maçta Muslera’nın mucizevi şekilde yaptığı üst üste çift kurtarıştan birini tekrarlayarak; yeniden geriye düşmelerini önledi. Ama yetmedi!
Beşiktaş sonuç almak için hızlı ve tempolu olayım derken telaşlı olunca, acı sona boyun eğdi.