Amerikan Kanser Enstitüsü internet sitesinin sloganlarından ‘Günde bir elma kanseri uzak tutar’ sözü ne kadar gerçekçi? İşte en bol bulunan en ekonomik meyve ve kabuğunun bilimsel açıdan kanıtlanmış faydaları.
Hepimizin bildiği bir atasözü “Elmayı soy da ye, armudu say da ye.” Elmanın kabuğu soyularak, armudun ise aşırıya kaçılmadan tüketilmesini öneriyor. Son yıllarda elma ve diğer meyvelerin mutlaka kabuğu soyulduktan sonra tüketilmesi konusundaki uyarılar yazılı ve sözlü yayınlarda dikkatimi çekiyor. Aslında gerekçe haklı, tarım ilaçları ve çevresel toksin bulaşmalarının yanı sıra daha uzun raf ömrü sağlamak amacıyla bazı meyve ve sebzelere uygulanan işlemlere karşı bir önlem. Ancak ben her zaman, iyice yıkadıktan sonra, elmayı soymadan dişleyerek yemeyi tercih ederim. Peki, işin bilimsel boyutu ne? Ben atalarımızın uyarılarına uymayarak hata mı yapıyoruz?
Yukarıdaki atasözü sanırım bizim atalarımıza ait, çünkü İngilizce kaynaklarda bu şekilde bir uyarı bulunmuyor. Zaten yabancıların da elmayı genellikle benim gibi tükettiklerini görüyorum. İngilizce kaynaklarda yer alan bir atasözü, elmanın sağlığımız için ne kadar önemli olduğunu ‘An apple a day keeps the doctor away /Günde bir elma doktoru uzak tutar’ ortaya koyması bakımından dikkat çekici. Bu söz Amerikan Kanser Enstitüsü’nün (NCI) web sayfasında da yer alıyor: Günde bir elma kanseri uzak tutar. Bu söz acaba ne kadar gerçekçi?
İltihaplı hastalıklar ve kanser
Araştırmalar serbest radikallerin vücutta tetiklediği oksidatif hasarın kalp ve damar hastalıkları, iltihaplı hastalıklar ve kanser gibi önemli hastalıkların gelişmesinde temel rol oynağını ortaya koyuyor. Bu nedenle günümüzde bu gibi hastalıklardan korunma amacıyla antioksidan etkili besinler ve besin desteklerinin kullanılması öneriliyor. Nitekim yapılan saha çalışmalarında (epidemiyolojik) elma kullanımının bu tip hastalıkların oluşumu riskini düşürdüğü gözlemlenmiş. Elma zengin fenolik içeriği ile insanlar için en iyi antioksidan kaynaklarından biri olarak kabul ediliyor. Fenolik bileşiklerin başlıcaları; flavonoller (kersetin türevleri), flavanoller (kateşinler, prosiyanidinler), antosiyaninler (siyanidin galaktozit), fenolik asitler (klorojenik asit, gallik asit türevleri) ve dihidrokalkonlar. (floridzin) Elmanın kabuğunda ve içerisinde kuvvetli bir antioksidan olan kersetin türevleri en baskın fenolik bileşikler. Bu nedenle günde bir elmanın kansere karşı etkinliği ön plana çıkarılıyor.
Elma kabuğu (kurutulmuş) ile yapılan araştırmalarda gözlenen belirgin iltihap giderici etkisine bağlı olarak romatizma gibi iltihaplı eklem hastalıklarında elma kabuğunun yararlı olabileceği bildiriliyor.
Antioksidan çeşitliliği kabuklarda daha fazla.
Bilhassa kırmızı elmaların kabuğunda yüksek miktarda bulunan antosiyaninlerin etkinlik çeşitliliğinin daha geniş olduğu gösterilmiş (peroksit radikallerine karşı daha etkili). Yani, elmayı kabuğu ile tükettiğimizde koruyuculuk kapsamı da genişliyor.
Antioksidan polifenol miktarı kabuklarda daha yüksek.
Yapılan bir çalışmada farklı elma tiplerinin kabuğunda ve içerisinde bulunan polifenollerin miktarı incelenmiş. Elma kabuklarında klorojenik asit, kafeik asit, p-kumarik asit, protokateşik asit, içinde ise klorojenik asit ve kafeik asit temel bileşenler olarak tespit edilmiş. Kabukların polifenol içeriğinin, meyve içine göre daha yüksek olduğu, hatta bazı polifenollerin sadece kabuklarda yer aldığı bildiriliyor.
Elma kabuğunda bulunan maddeler kanser üzerinde daha etkili.
Yapılan bir çalışmada elma kabuğunda bulunan ursolik asidin kanser hücrelerinin gelişimini engellediği deneysel olarak gösterilmiş. Araştırıcılar ursolik asit bakımından zengin elma kabuğu özütü ile saf ursolik asidin etkisini karşılaştırdıklarında etkinliğin elma kabuğunda çok daha yüksek olduğunu gözlemlemişler.
Elmanın kabuğu ile ilgili araştırmalar iltihaplı romatizma ve eklem hastalıklarında yararlı olabileceği ortaya çıktı.
Elma kabuğu ülsere yol açan bakterinin ölmesini sağlıyor
Elma kabuğunda (Granny Smith tipi, şu sert yeşil elmalar) bulunan yüksek molekül ağırlığına sahip polifenollerin üreaz enzimini baskıladığı yapılan çok yeni bir çalışmada ortaya konulmuş. Bu neden önemli? Ülsere yol açan etkenlerden biri olan Helikobakter (Helicobacter pylori) bakterisi midenin kuvvetli asit koşullarında yaşamını sürdürebilmek için üreaz enzimi üretir. Bu suretle üreden amonyak üreterek mide asidine karşı bir savunma kalkanı oluşturur. Bu bakterinin ürettiği üreaz enzimini baskıladığımızda, mide asidi bu bakteriyi yok eder. Aslında elma kabuğunun diğer bazı zararlı mikroplar (bakteri ve mantar) üzerinde de etkili olabildiğini gösteren çalışmalar bulunuyor.
Elmanın kabuğunu atarak neler kaçırdığınızın farkında mısınız? Ne dersiniz? Atasözümüzü “Elmayı dişle de ye, armutu say da ye” şeklinde değiştirmeli miyiz?