Dev Avcısı Jack filminin iki genç yıldızı Eleanor Tomlinson ve Nicholas Hoult, üç boyutlu devlerle savaştıkları filmin bitmiş halini gördüklerinde gözlerine inanamamış. Tomlinson ve Hoult, STAR pazar’a konuştu.
-Bu projeye nasıl başladınız?
Eleanor Tomlinson: Dört sene önce ortaya çıkan projeydi. Seçmelerine gittim ve rolü aldım. Zor ama heyecanlı bir süreçti.
Nicholas Hult: Senaryoyu ilk duyduğumda filmin casting direktörü A Single Man filmini çekiyordu. Sonrasında bu filmi tamamen unutmuşken Bryan Singer’la karşılaştık, X-men’in çekimlerindeydi. Seçmelerde beni seyretti, harikaydı.
-Karakterleriniz standart dışı bir kahraman ve prenses gibi...
E.T: Karakterim alıngan ve özgürlüğüne düşkün. Bir kraliyet ailesinde doğup büyümesine rağmen bu hayat tarzını beğenmiyor. Her gittiği yerde nöbetçiler tarafından takip edilmekten kendisini kafese konulmuş gibi hissediyor. Sürekli paparazzilerce takip edilen Kate Middleton’ın (Cambridge Düşesi) hayatına benziyor hayatı. Babasına iyi bir kraliçe olabileceğini ve Lord Roderick’le değil de sevdiği adamla evleneceğini göstermek istiyor.
N.H: Küçük yaşta ailesini kaybeden Jack, amcası tarafından yetiştirilmiş. İyi kalpli ve iyi niyetli biri olmasına karşın hayat ona pek adil davranmamış ve birden hazırlıksız ve korkmuş bir şekilde, kendini bir prensesi kurtarmak için maceraya atılmış buluyor. Yükseklik korkusu olmasına rağmen göğe doğru 5 mil yükselen bir fasulye sırığına tırmanıp tesadüfen kahraman oluyor.
-Filmde, Ian McShane, Bill Nighy ve Stanley Tucci gibi aktörler ile çalışıyorsunuz. Sonra Ewan McGregor da var. Bu sizin için nasıl bir deneyimdi?
E.T: Sadece sette nasıl davrandığını görmek için bile bu oyuncularla çalışma fırsatı elde etmek harikaydı. Benim için bu film büyük bir meydan okuma ve korkutucu bir projeydi.
PERİ MASALLARIYLA BÜYÜDÜM
-Tür olarak fantastik filmleri sever misiniz?
N.H: Ben The Neverending Story ile büyüdüm.
E.T: Şimdi gerçek yaşın ortaya çıktı.
N.H: Yani aslında ağabeyim izlerdi, ben de onunla birlikte izlerdim.
E.T: Ben peri masallarıyla büyüdüm. Şimdiki çocukların seyredeceği, onunla birlikte büyüyeceği ve çocukluklarının bir parçası olacağı büyük bir filmin kahramanları olduğumuzu düşünmek inanılmaz.
-Yönetmen Bryan Singer ile çalışmak nasıldı?
N.H: Filmi gerçekten anlıyor ve çözümleyebiliyor, birbirinden çok farklı filmler yapmış. Olağan Şüpheliler’den X-men’e ve bu filme kadar çok farklı işler. Bir hikaye oluşturmayı çok iyi biliyor ve teknik olarak çok yetenekli ama insani yönü de ağır basıyor ve size karakterlerinizin ruh yapılarını detaylı bir şekilde betimleyerek işinizi kolaylaştırıyor.
ÇEKİMLER HİÇ BİTMEYECEK GİBİYDİ
-3 boyutlu devlerle savaşmak nasıl bir duyguydu?
N.H: Heyecan vericiydi.
E.T: İnanılmazdı. Yani kendimi çimdiklemek zorunda kaldım. Oradakinin ben olduğuna inanamadım. Çok uzun bir çekim süreci oldu, neredeyse hiç bitmeyecekmiş gibi geldi çünkü çekimler yaklaşık iki yıl sürdü. Film sinemalarda oynamaya başladığında garip hissettim artık çekimler ve seslendirmeler bitmişti.
-Prodüksiyon sonrası repliklerinizi nasıl seslendirdiniz?
E.T: Aslında bayağı zorlayıcı oldu çünkü tam o anda karakterin nefes nefese ve bu sesi elde edebilmek için setin etrafında dört kez koşup kendimi yormak zorunda kaldım.
N.H: Evet, Eleanor’u merdivenlerden inip çıkarken gördüm. Ahıra benzer bir yerin dışında oturmuş çekimin başlamasını bekliyordum. Sette mutlak bir sessizlik vardı. Herkes çekime hazırdı. Ve birden Eleanor’un ayak sesleri tüm sette yankılanmaya başladı. Ne oluyor diye soranlara ‘Eleanor çekimden önce kendini havaya sokmaya çalışıyor’ dedim ve tüm sette kahkahalar koptu.
-Filmde, cesaret ve korkularla yüzleşme temalarına dokunuluyor, sizde bu temalar nasıl yankı buldu sizin düşünceleriniz nedir?
N.H: Bu iki karaktere ne yapıp ne yapamayacakları devamlı söylenmiş ve kısıtlanmışlar, onlar ise tüm engellemelere rağmen bir şeyler başarıp öğreniyor ve gelişiyor. Bu gerçekten çok güçlü bir mesaj filmi seyredenler için, özellikle de çocuklar için. Her ne şekilde yaşıyor olursanız olun, özel bir şeyler başarıp ‘Hayır’ı bir cevap olarak kabullenmeyin.
E.T: Ben de aynı fikirdeyim, filmin gerçekten ana mesajı bu.
Tercüme : Ali Genç