Bu hafta sonu, Elaziz'de (15-17 tarihleri arası) üç gün süren bir kongre düzenlendi. Elazığ'ın Gelecek Tasavvuru Kongresi adını taşıyordu. Üç yüzün üzerinde bildiri sunuldu. Din, çevre, kültür, müzik, kalkınma, madencilik, turizm gibi birçok konuyu kapsıyordu. Elazığ Belediyesi, İlim Yayma Cemiyeti ve Fırat Üniversitesi işbirliğiyle gerçekleşti. Belediye Başkan Yardımcısı Nazif Bilginoğlu, nezaket ve bilgisiyle her zaman yanımızda oldular. Şehrin yetiştirdiği iki büyük ilim adamı Süleyman Ateş ve Mehmet Aydın da konuşmalarıyla katıldılar.
Elaziz, geçmişi köklü olan Harput şehrinin devamı. Altınova'ya kuş bakışıyla seyre dalan ve kayaların tepesinde kurulan antik Harput şehrinin varisi. Harput da neler almamış ki? Musiki, şiir, tasavvuf, ilim şubelerinin hepsinden az çok etkilenmeye devam etmiş uzun süre. Musikiyle arif, fakihle şiir iç içe geçerek topluma ruh olmuş asırlar boyunca.
Osmanlı Türklerinin hâkimiyetinde birçok, inanç ve dil taşımış içinde. Ermeniler, Rumlar ve Keldaniler Müslümanlarla yaşamış asırlar boyunca. 1. Dünya Savaşı fırtınasından sonra da az sayıdaki gayri Müslimlerle devam etmiş. Elazığ, zanaatkârları, musikişinasları, fotoğrafçıları ve ustalarıyla kültürel çoğulculuğu beraber yaşamış. Ben de bu konuda tebliğ sundum.
Aleviler ve Sünniler, bu şehirde beraber olmuşlar. Ne Maraş ne de Çorum olayları yaşanmış. Kadirilik, burada büyük rol oynamış. Hz. Ali sevgisi, bütün insanları derinden sarmış. Divanlarda, kasidelerde, ilahilerde ve tekkelerde bu sevgi halesiyle toplum, ruh olmuş. Sünniler ve Aleviler, Fetihamet( Elazığ ağzı) Baba türbesinin kanatları altında beraber dua etmiş, beraber kurban ve adaklar adamış. Hala da devam ediyor. Fatih Ahmet Türbesi, Elaziz ortak kültür ruhunun derinliği. Feti Ahmet Baba, Türkmenistan'da, Bahaaddin Nakşibend ile beraber aynı hocadan icazet almış.
Tasavvuf, büyük kültür. Derinden akan ve hiç bitmeyen bir kaynak. Harput'un büyük arifleri, ruhlarıyla Elaziz'de de devam etmişler. Osman Bedreddin Efendi ve Kazım Efendi sadece iki büyük öncü. Ömer Hüdai Baba, Tayyar Baba, Sadi Baba son zamanlara kadar süren Kadiri geleneğin mürşitleri. Sadi Babayı yakından tanıma imkânım da oldu. Halesinde her görüşten insan olurdu. Tekkesi ile Elaziz'i aydınlatmaya devam ederdi. Tasavvuf, aynı zamanda dini çoğulculuğu ve genişliği pratiğe aktaran kanallar. Elaziz'de de bunu yapmış. İnsanlara karşı kucaklayıcı davranmış, Sadi Baba'nın kulaklarımla işittiğim ifadesine göre şeyhler, "halk pedagoglarıydı".
Şehir, ruhsuz olur mu? Elaziz'in ruhunu da arifler ve edipler pişirmiş. İnsanlar onların sohbetleri, türküleri, mayaları, kasideleri ile yetişmiş. Şahsiyet kazanmış şehir. Derviş ile sarhoş birbirine saygılı bir şekilde yaşamış.
Elaziz, Fırat Üniversitesi, turizm, madencilik ve sağlık ekonomisiyle yeniden canlanma gayretinde olan bir şehir. Bunun hissiyatıyla dolup taşan insanlar var. Deprem sonrasındaki yapılarla açılmış, güzel alt yapıları oluşmuş. Merkezi metruk hallerinden kurtarmak için Bakırcılar Çarşısı restore edilmiş. Harput'ta yeni müzeler inşa edilmiş ve açılmış.
Kongrenin 14 maddelik sonuç bildirisinde şehrin gidişatına bütünsel açıdan yön verme gayreti görülüyor. Bu maddelerden birisi şöyle: " Beyin göçünün engellenmesi için tüm kurumların ve şehir halkının gerekli tedbirleri alarak bu kişilere karşı daha kucaklayıcı olması gerekir". Gerçekten de Elaziz'in en büyük sorunlarının başında entelektüel sermayenin göçü geliyor. İlki 1960'lar ortasında meydana geldi, ikincisi de 2000'lerin başında. Oysa şehri ayakta tutan oradaki kaliteli zanaatkârlar, doktorlar, akademisyenler, tüccarlar, sanayiciler ve aydınlardır. Bu entelektüel sermaye ile şehir canlanır ve ilerler.
Kongre, bir şehrin kendisi üzerine düşünmesiydi. Dilerim yeni canlanma ve yeni atılımlar için de önemli bir başlangıç olur.