Suriye devriminin fiili lideri ve 8 Aralık'tan beri de yönetimin başında olan Ahmet el-Şara geçen hafta Arap Cumhuriyeti Geçiş Dönemi Cumhurbaşkanı ilan edildi. Hemen ardından da ziyaretlerine başladı.
İlk ziyaretini Riyad'a yapan El-Şara, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın davetine icabet etmek üzere bugün Ankara'da. Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleşecek kabul kritik öneme sahip. İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un verdiği bilgiye göre kabulde yeni dönemin inşası için Türkiye-Suriye arasındaki işbirliği imkânları etraflıca ele alınacak.
NETENYAHU ABD'DE, ŞARA ANKARA'DA
Ekonomik, siyasi, askeri, hukuki pek çok konu başlığı var. Lakin Suriye'nin PKK-YPG teröründen temizlenmesi, DAEŞ varlığının sonlandırılması ve DAEŞ'lilerin tutulduğu El-Hol cezaeviyle ilgili alınacak tasarruflar masanın en öncelikli konusu durumunda.
El-Şara'nın YPG-PKK elebaşıyla birkaç gün önce yaptığı görüşmenin içeriği ile dün ABD'ye giden İsrail Başbakanı Netenyahu'nun Trump görüşmesinin içeriği terörle mücadelenin takvimini ve yöntemini belirleyecektir.
PKK-YPG'NİN KORKUSU, İRAN- İSRAİL ORTAKLIĞI
Nitekim PKK-YPG cenahında süngü düşmüş gibi. ABD'nin Suriye'den çekilme ihtimali ile Türkiye ve Suriye'nin kararlı tutumu teröristlere saklanacak delik bile bırakmadı.
YPG elebaşı Mazlum Abdi'nin AP'ye verdiği röportaja bakarsanız Suriye'de ne özerklik istiyorlar ne de PKK ile ilişkileri var. Öylesine steril bir dille kurguluyor illüzyonu. Her zamanki kullanışlı aparat DAEŞ ile korkutarak ikna etmeye çalışıyor Batı kamuoyunu.
PKK'nın Suriye kolu YPG'nin diğer elebaşları daha açık konuşuyor aslında. Onlardan biri olan İlham Ahmed silah teslim etmek ve Suriye ordusuna katılmak konusunda şartlar koşuyor, özel statüler istiyor. "İsrail Suriye'deki çözüme dahil olmalı" diyor mesela.
Suriye'de kendi güdümünde bir terör hattı, PKK-YPG kartı kalmadığını gören İsrail de çıkış arayışında aslında. Doğal müttefik gördükleri terör örgütü için çember biraz daha daralıyor.
Irak'taki İran yanlısı gruplar için de turnusol işlevi gördü Esed'in düşmesi. ABD güçlerinin Irak'tan çekilmesi yönündeki taleplerini geri çekerek Irak'taki ABD askeri varlığını destekliyorlar. İran argümanıyla söylersek Sünni Arapların demokratik bir rejim kurmasındansa "büyük şeytan" kalsın diyorlar yani.
NEDEN ÖNCE RİYAD?
Ahmet el-Şara Ankara'dan önce Riyad'daydı. Muhalif çevrelerden gelen hamaset yüklü boş ve beyhude eleştirilere rağmen ziyaret sıralamasında da bir devlet aklı işliyor aslında.
Türkiye'nin bölgede yükselen pozitif etkisinin Arap coğrafyasında negatif yankılanması için çalışanlar var malum. Ama Ankara bu algıyı boşa çıkaracak adımlar atıyor.
Bu açıdan Ahmet el-Şara'nın Suudi Arabistan ziyareti özellikle önemliydi. Suriye devrimi kendi kıyılarında tsunamiye yol açar mı diye tedirgin oldukları bilinen Körfez ülkelerinin itimadını ve desteğini kazanmak ve Suriye'nin Arap Ligine dönüşünü sağlamak daha öncelikli çünkü. Yaptırımların kaldırılması konusunda Riyad'ın diplomatik desteği ve viran halde bulunan Suriye'nin yeniden inşasında Körfez'den gelecek hibe ve himaye de cabası.
TÜRKİYE'NİN FARKI
Türkiye ise kritik bir farkla ayrılıyor onlardan. Ankara en başından itibaren Suriyelileri ve onların en temel insani ve demokratik haklarını savunarak çıkarsız bir fayda umdu çünkü. Milyonlarca Suriyeliyi misafir ederken de, her platformda Suriyelilerin sesi olurken de, kimse yanlarında durmazken Suriye Milli Ordusunun yanında dururken de hem kendi güvenliğine hem Suriye'nin geleceğine yatırım yaptı Türkiye.
Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde "tarihin doğru tarafında durarak" ve zalime karşı mazlumu, zulme karşı adaleti savunarak bölgede ve Suriyelilerin kalbinde eşsiz bir konum edindi. Şimdi bu konum, bölgenin terörden, işgalden ve işgalci tasallutundan temizlemek için kullanılacak.
O açıdan Suriye için olduğu gibi iki ülke ilişkileri açısından da yeni bir dönem başlıyor.
MİT Başkanı İbrahim Kalın ile Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın ilmek ilmek dokuduğu süreçte artık Cumhurbaşkanları devrede.
ERDOĞAN'IN STRATEJİK AKLI
Suriye'nin özgür ve müreffeh bir ülke olması, herkesin temsil, adaletin tesis edildiği yeni bir sistemin kurulması ve devletin tüm kurumlarıyla yeniden ayağa kalkması yeni dönem için acil ve elzem olan hedefler. Yeni yönetim şu ana kadar da bu yönde adımlar attı, mesajlar verdi.
Suriye yeni yönetiminin stratejik adımlarının, mesajlarının arkasında ise "Ankara aklı" var. Türkiye'nin komşuları öncelikli olmak üzere bölgede siyasi istikrarı ve ekonomik refahı sağlama hedefi adım adım vücut buluyor.
Azerbaycan ile Karabağ'da, Libya ile Akdeniz'de, Irak ile Basra Körfezi Kalkınma Projesinde, Türk Devletleri Teşkilatı ile Balkanlardan Asya içlerine kadar kurulan stratejik bağ Şam yönetimiyle Suriye'de gerçekleşiyor. Yakın geçmişte olduğu gibi önümüzdeki dönemde de Türkiye, Suriye'nin ve zaferin sahipleriyle beraber olmayı vaat ediyor.
Türkiye'nin Şam'a ve Şara'ya yönelik kararlı desteği, Suriye'nin askeri, siyasi, hukuki, iktisadi açılardan yürüyeceği yolu açması ve uluslararası sisteme kabulü açısından hayati öneme sahip.