Dün, hâlâ ihtiyatlı(!) davranmaya çalışanlar vardı. Hatta; 15 Temmuz'daki ortamı hatırlatan bir çekingenlik sebebiyle TV kanalları "adam gibi konuşacak" konuk bulmakta zorlandı galiba ki, yoğun mesai yaptık! Bırakın ihtiyatı, Fetullah Gülen gebereni için başsağlığı mesajı yayınlayanlara; "inna lillah..." okuyanlara rastladık!
Birileri de, "Hüsn-ü zan etmek lazım" diyor! Tam bir Fetullahçı istismarcılığı... O sözün aslı "Müslümana hüsn-ü zan etmek lazım"dır. Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi vesellem), "Kişi, sevdiği ile beraberdir" buyuruyor.
Mankurtları dışında; Fetullah Gülen'in, ehl-i sünnet itikadına sahip, ömrü; İslâmiyet'e ve Müslümanlara hizmet etmekle geçen salih bir kul olduğunu söyleyebilen var mı?
O halde bu dünyada kimlere hizmet etmiş ve ömrünü hangi İslâm düşmanlarıyla geçirmişse, "Cennet" ve "Cehennem"den başka yer olmayan ahiret gününde de onların yanında olacaktır.
Peki, geride bıraktığı hıyanet örgütü bundan sonra nasıl bir yol izleyecektir?
FETÖ lideri Fetullah Gülen iki ana fonksiyon üstlenmişti:
1- Geneldeki "Hizmet Cemaati Lideri" görüntüsü ana fonksiyonu idi. Bu algıyı oluşturmak için yıllarca "hocaefendi" rolü yaptı. Fetullahçı militanların farklı tuzaklarla Masonik örgüte soktuğu din cahillerini tecrit ederek, gerçek dinî bilgilere ulaşmalarına asla izin vermediler. Yıllar süren "eğitim" sürecinde, "din" diye; Fetullah Gülen'in yazıp söylediği "örgütsel" safsataları öğrettiler. Örgüt elebaşının sapık emirlerini, "İslâmiyet" zanneden bu "mankurt" güruhu, yıllarca Haçlı- Siyonist emperyalistlere "hizmet" etti. Milyar dolarları bulan serveti, "hizmet" palavrasıyla bunlardan aldılar. Diyanet, Fetullah Gülen'in gerçek yüzünü anlatmadığı için bu sapığı hâlâ "hocaefendi" hatta "mehdi" zannedenler var.
Bu güruh açısından Fetullah Gülen'in ikamesi olamaz, hiç kimse onun yerini tutamaz! Artık "Hizmet Cemaati" sahtekârlığı bitmiştir.
2- Ancak "örgüt yönetimi" fonksiyonu, Fetullah Gülen ile birlikte bitmez. Çünkü örgütü zaten CIA, MOSSAD gibi istihbarat örgütleri yönetiyor, Fetullah Gülen "piyon" olarak kullanılıyordu. Maarif Vakfı'nın çabaları sonucunda çoğu dönüştürülmüş olmakla birlikte, birçok ülkede hâlâ "CIA ofisi" gibi çalışan FETÖ okulları bulunmaktadır. Yani FETÖ, emperyalist Batı ve "Güney'deki dost ülke" açısından hâlâ kullanışlı bir örgüttür. Belki şimdiye kadar olduğu gibi "tek lider" üzerinden değil de, her istismarcı ülkenin; ayrı bir "Fetullah Gülen halefi" ve farklı bir "FETÖ örgütü" olacak, farklı amaçlarla kullanılacaktır.
Türkiye'de de FETÖ bataklığının tamamen kurutulduğunu söylemek mümkün değildir. Özellikle yargı ve emniyetteki kriptoların, gün geçtikçe cüretkârlaştığı yönünde yoğun bir algı bulunmaktadır. Bunlara asla taviz verilmemeli; mücadele derinleşerek devam etmelidir. Ancak, bu örgüt ile organik bağı bulunmayan ama okullarında okuyan; yurtlarında kalan; kurban veren vb. "yandan" irtibatlılara da "Fetullahçı" muamelesi yapmamalıdır.
Zira bugünden bakarak, "Niye para vermişler, niye yurda girmişler" gibi ithamlarda bulunmak gerçekçi değildir. Çünkü bütün önemli kurumlara hâkim olan Fetullahçı taifesinin musallat olduğu bir insanın, yakasını kurtarması imkansızdı. Sülük gibi yapışır ve istediklerini koparmak için her hıyanete başvururlardı!
Netice itibariyle, dünyada bir örneği daha bulunmayan bu "asrî Haşhaşî" örgütü, motivasyonunu kaybetmiştir. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Sonraki yöneticiler de bu meseleyi "siyaset üstü" görerek mücadeleyi sürdürürse, FETÖ mutlaka yok olacaktır. Artık, yeni FETÖ'ler oluşmaması için uyanık olmak, bu mücadeleden daha önemlidir!