Amerika ilginç bir ülke. Dış politikası da ilginç... Çelişkilerle dolu.
Ya Amerika içinde Amerikalar var ya da Amerikalı yöneticiler gücün verdiği duyguyla nasıl istiyorlarsa öyle hareket etmekte hiçbir beis görmüyorlar.
ABD Başkan Yardımcısı Biden tam da böyle yaptı.
Bir yanda terör örgütü olarak gördükleri PKK’ya karşı olduklarını söyledi.
Öbür yanda PKK’nın Suriye’deki kolunu “terör örgütü” olarak görmediklerini söyledi.
Dahası, Suriye PKK’sını “müttefik” olarak gören, ona laf dokundurmayan bir yerde durduklarını ortaya koydu.
İlginç değil mi?
PKK aynı PKK ama ABD aynı ABD değil…
Kandil PYD maskesiyle Suriye’ye ayak basınca yaklaşım değişiyor. Çelişkiye bakınız ki Suriye PKK’sı Esed diktatörünün Şebbihası olarak orada iş tuttuğu halde ABD nedense PYD’yi “terör örgütü” olarak görmüyor. PYD kamplarında eğitilenler Türkiye’de PKK saflarında terör estirince “terörist” oluyorlar ama DAİŞ’e karşı savaştıklarında “özgürlük savaşçıları” oluyorlar! Oysa ABD pekala biliyor ki Suriye’deki PYD Kandil’de kurulmuş bir partidir ve onun askeri gücü YPG ise tamamen Kandil’in emrindedir.
Dahası ve en fenası, gene ABD biliyor ki PYD/YPG güçlerine verdikleri ultra-modern silahlar Türkiye’ye karşı kullanılıyor. ABD’nin tavrını artık netleştirmesi gerekiyor. PKK’yı bir “terör örgütü” olarak görüyorsa PKK’nın Suriye’deki kolunu da o şekilde görmelidir.
PYD’nin kontrolündeki bölgeden Türkiye’ye silah ve terör ihracına da izin vermemelidir. Türkiye’ye karşı her anlamda “terör üssü”ne dönüşmüş bir bölgeye ve oradaki PKK gücüne “koruma kalkanı” oluşturmak, ABD’nin Türkiye ile olan ilişkilerinde kırılma noktasına dönüştürür.
Üstelik o bölge Esed için en güvenlikli bölgeye ve oradaki PKK güçleri ise Esed’in paramiliter unsurlarına dönüşmüş iken ABD’nin “Esedsiz bir formül” arayışındaki samimiyeti de tartışma konusu olur elbet.
***
Biden Türkiye’de kimlerle görüştü? ABD’nin “terör örgütü” diye nitelendirdiği PKK’ya alenen ve resmen arka çıkan, Türkiye’nin haklı ve meşru terörle mücadelesini “katliamcılık”la suçlayan, Türkiye’nin “Kürt halkına yönelik katliamlar” yaptığını ileri süren kişilerle ve çevrelerle...
Elbette herkesle görüşülebilir. Ama ne hikmetse safını PKK’dan yana belirlemiş ve hükümet düşmanlığını adeta bir “ideoloji”ye dönüştürmüş bağnaz kişi ve çevrelerle görüştükten sonra sanki hükümetin fikir özgürlüğüne ket vuran bir yerde durduğunu açıklaması diplomatik ve siyasi teamüller açısından hayli sorunludur ve eleştiriye açıktır. Düşününüz ki Türkiye’den ABD’ye giden üst düzey devlet yöneticilerimiz ABD’ye karşı acımasız bir terör yöntemiyle savaşan El-Kaide veya DAİŞ terör örgütüne müzahir veya bir biçimde arka çıkan isimlerle görüşse, o görüşmelerden sonra ABD yönetiminin uygulamalarını eleştirse ABD yönetiminin tavrı ne olur?
Biden, “terör propagandası”nın veya “terör örgütüne arka çıkma”nın “fikir özgürlüğü” demek olmadığını bilmez mi? Kendi ülkesinde bu şekilde terörle iltisaklı ve terör örgütüne yandaşlık yaptığı belirlenen aydın ve akademisyenlere karşı neler yapıldığını bizim mi kendilerine hatırlatmamız gerekiyor acaba? Kendi ülkesinin sırlarını faş edenlere ABD yönetiminin dünyayı nasıl dar ettiğini kendisi unuttuysa dünya alem biliyor elbet. Buradaki yargısal işlemler konusunda ABD konuşurken bin kez düşünmeli değil mi? İşkenceleriyle ünlü adaları üzerinden ABD’nin topyekun özgürlük anlayışını mı sorgulamalıyız?
***
Biden şu sorunun cevabını vermeli:
Diyelim ki El-Kaide veya DAİŞ ABD’nin bir kasabasını veya şehrini silahlarıyla işgal etti. Orada bir özerk yönetim ilanında bulundu. Acaba ABD yönetiminin tavrı ne olur?
Varsayalım ki orada özerklik ilan eden örgüt yakıp yıkmaya başladı. Orada yaşayan halka zulmetmeye başladı. Haraç topladı. Yargı faaliyetlerine başladı. Kilise demedi, okul demedi, önüne gelen her yeri yakıp yıktı. Okul çocuklarının üzerine bomba atmaya varıncaya değin her türlü zulmün altına imzasını koydu. Sahi bu durumda ABD ne yapar acaba?
Ve diyelim ki yayınladıkları bir bildiriyle bu terör örgütünün yapıp ettiklerine alenen arka çıkan ve ABD yönetimini de adeta “soykırım” yapmakla suçlayan akademisyenler/aydınlar/gazeteciler boy göstermeye başladı. ABD yönetimi bu durumda ne yapar, ABD yargısı nasıl hareket eder? “Fikir özgürlüğü”nü bağlamından kopartarak eleştiriye dönüştüren Biden, “11 Eylül ABD yönetiminin işidir!” diyenlere kendi ülkesinde neler yapıldığını pekâlâ bilir.
***
ABD yönetimi kendisi için hak olarak gördüğünü başka yerlerde eleştiri konusu yapıyor. Afganistan’da Taliban adında bir canavar üreten ABD aynı yanlışı şimdi Suriye’de PYD’yi besleyerek yapıyor.