SON on günlük yayınlar EL-İNSAF dedirtiyor. Malum, balyoz davası sonuçlandı.
Karar gerekçesiz açıklandı. Batılı hukuk anlayışında karar gerekçeli açıklanır. Biz nedense bu sisteme bir türlü alışamadık. Ben kararlar hakkında gerekçeleri ve dayandığı delilleri görmeden bir şey yazamam; ancak birçok TV’nin üstü örtülü, yönlü ve taraflı yazıları karşısında EL-İNSAF cümleciğini kullanıyorum. Bir çok TV kanalı darbeden sanık olan kişilerin ve ailelerininin mağduriyetinden dem vurarak, yargıtay safhasını etkilemeye çalışıyor. Çarşamba gecesi kanalları dolaşıyordum, bir kanala üç kişi çıkarmışlar. İkisi sanıkların kızları, biri de İnsan Hakları Sorumlusu... Yöneticinin çanak sorularına kızlarının verdiği cevaplar, babalarının masumiyeti istikametinde. Bu kızların, ‘Babalarımız darbe teşebbüsünde bulundu’ cevabını mı bekliyorduk? Zaten Türk hukuku inkari sanık için bir hak olarak görür. Adam yalan söyler gözünün içine baka baka, hakikati tahrip eder, hakim, ‘Sen ne diyorsun, bu söylediklerin doğru değil’ demez...
Biz de yalanı söyle ne kadar tutarsa tutar, nasıl olsa cezası yok. Halbuki batılı hukuk siteminde, yalan söylemenin, inkar etmenin cezayı ağırlaştırıcı bir etkisi var. Ben kendi şahsıma balyoz davasında mahkemeye verilmesi gereken 10-15 kişi olduğunu düşünüyorum. Düşünün Birinci Ordu Komutanı, subay ve üst subay sınıfına bir talimat verse, bu talimat uygulanmayacak mıydı?
Albay Dursun Çiçek aldığı bir emri yerine getirmeyecek miydi? Böyle bir davada şerefli bir asker hakime, “Evet ben ve benim yakın çalışma arkadaşlarım darbe yapmayı düşündük, planladık, ancak fiiliyata dökemedik, darbede başarılı olsaydık şimdi karşınızda olmayacaktık” demeliydi. İnkara sapmak, ‘İki A4 kağıdı için 18 yıl hapis veriliyor’ demek askere yakışmıyor.
Bir TV kanalında, bir hanım “Bunlar ülkenin en aydın insanları”, “Küçük küçük maaşlarla kendileri en zor işleri yaptılar” diyerek ‘Siz bunları nasıl mahkum edersiniz?’ diyebiliyor.
Kısa kısa bilgi verelim. Bu hanımefendi duygu sömürüsü yapmasın. Ülkemizde 12 milyon yüksek okul-üniversite mezunu var. Eşlerinizin sadece iki yıllık yüksek okul tahsili var, aydın kişi müsbet ilimi tahsil etmiş, dogmalardan hurafelerden uzak bir kişidir. General sınıfında bulunan bir asker küçük maaş almıyor, ülkemizin cumhurbaşkanından daha fazla ücret ve ek ödenek alıyor. Bunun karşılığında dörtbin baldırı çıplakla baş etmeyi düşüneceğine, ordu evlerine, Genel Kurmay’a kimler nasıl girebilir diye yönerge hazırlıyor.
Dışarıdan bir kimse bizim televizyon yayınlarını dinlediğinde, vah vah bu insancıklar iftiraya kurban gitmişler. İşinin gücünün başında olan bu kimselere zulum ediliyor intibasında kalır.
Bu kadar çok kişiyi çok kısa zaman aralığında yargıladığı için mahkeme heyetini tebrik ediyorum.
Temennim; hakimler İnşallah yanılmışlardır, yargıtay safhasında subaylar beraat etsinler dileğinde bulunuyorum.