Dün sabah NTV’de 9 haberlerini seyredeyim dedim. Toplam 8 dakika sürdü haber bülteni.
Ve o 8 dakikalık bültende bir spikerin ne kadar zor durumda bırakılabileceğini gördüm.
Kıbrıs Rum Kesimi’nden bir futbolcu, KKTC’de bir takıma transfer olmuş.
Haber bu transferin ardından yaşanan olayları anlatıyordu.
Metnin belli yerleri ya yazılmamış,ya eksik yazılmış ya da teknik bir sıkıntı yaşandı bilmem ama spiker arkadaş DSF girinceye kadar zorlandı, duraksamak zorunda kaldı.
Promter arızası gibi teknik sıkıntılara karşı spikerlerin elinde basılı metin olması gerekir zaten. Her
neyse,böyle zamanlarda fatura genellikle spikerlere çıkarılır ama aslında hata spikerin değil teknik dertler dışında bülteni hazırlayan kişiye aittir. Hem yayın aksıyor hem de genç bir spiker, günün daha erken saatlerin de moralsiz kalıyor. Tatil günlerinin erken saatleri nedense en fazla hata yapılan saatler haline geldi televiz yonculuğumuzda. Elbette olur böyle şeyler demek de mümkün ama doğrusu teknik sıkıntılar dışında bu tür hatalara izin vermemek.
Sorunlu bir yönetici
Bu aralar bir kanal yöneticisi ve çalışanlarına yaptıklarına dair son derece garip bilgiler geliyor kulağıma. İlginç bir yöneticisi portresi bu arkadaş... Bu arkadaşın konuşulmaz yönetici tavrı nedeniyle sadece başın da olduğu kanalın değil piyasanın en iyi muhabirlerinden biri ekranı bırakıp, yazılı basına geçti.
Bu arkadaş bir hava durumu spikerine ekran için biçilmiş kaftan olduğunu söylüyor, çeşitli programlar yaptırmaktan bahsediyordu sonra bir gün o spiker arkadaşı bir başka yöneticinin odasında gördü, kapının önüne koydu.
Bahsettiğim arkadaşın normalde haber paslaşması yapabileceği, sinerji yaratabileceği diğer grup yöneticileriyle arasının son derece kötü olduğunu bilmeyen yok.
Kanalın bir sahibi ve bir de medya grup başkanı var.
Bu aralar canı yanan medya grup başkanının odasına koşuyor,delilleriyle şikayetini anlatıyor, medya grup başkanı da her gelene “Aaa öyle mi şimdi senden öğrendim” deyip geri yolluyor. Aslında yönetimin bildikleri çok daha fazla.
Mesela bu arkadaşın Bebek’ten başlayıp Taksim’de biten ve Ortaköy’de polis çevirmesinden de kaçış hikayesi vardır.
Bu kaçısın nedenini, nasıl olduğunu, duruma müdahale etmek zorunda kalan grupta yöneticileri dahil çok kişi biliyor.
Sonuca gelince, medyanın garip ve yazılı olmayan bir kuralı var...
Birinci sınıf adamlar birinci sınıf adamlarla,ikinci sınıf adamlarsa ancak 3. sınıf adamlarla çalışırlar.
Federasyon ve yayınlar
Futbol Federasyonu, futbol programlarının içeriğine dair cümle kurma hakkına sahip mi?
Bence sahip zira futbolun marka değeri yükselince,naklen yayın ihale bedeli de yükseliyor. Bu güne kadar yayıncılık üzerine kim daha bilgili tartışması yaşanabilirdi.
Ancak şu an TFF Genel Sekteri koltuğunda, uzun yıllar Lig Tv’de Genel Müdürlük yapmış Kadir Kardaş oturuyor.
Yani futbol yayıncılığını Türkiye’de en iyi bilen isimlerden bir tanesi.
İlk 4 haftada ortaya çıkan manzaraya bakacak olursak, sorumsuz yayıncılıkta hala ısrar edenler var ve Federasyon şu an için sadece sabır gösteriyor...