Türkiye dahil dünya, ABD ekonomisine ve piyasalarına bakıyor. ABD ise Merkez Bankası FED’in eline bakıyor... FED, evde tek başına... İşleri toparlaması gereken ABD siyaseti-meclis ve hükümet, Obama seçildikten beri kilitli. ABD dört yıldır Kongre’den doğru dürüst bütçe geçiremedi. Maliyeyi toparlayacak bir vergi politikası yapamadı. ABD Hazinesi borçlanma tavanına geldi, tavan zor yükseltildi. Yoksa Hazine ödeme yapamayacak, iflas edecekti. Yani ABD’de son yıllarda hep günü kurtardı.
Ve bugün ABD ekonomisi hâlâ kendi ayakları üzerinde duramıyor. FED yıllardır ekonomiye destek veriyor, ama işsizlik yüksek. Ve şimdi piyasalar FED’den yeni bir destek, şekerli su bekliyor. Hatta öyle bir hava var ki, FED yeniden piyasaya şekerli su vermese, herşey çökecek... Bu arada azınlık görüşü olsa da, FED’in sürahisinin dibine gelindiği ve sürekli merkez bankasının şerbetiyle yaşanmayacağını söyleyenler var.
Bu seslerden biri, Dallas FED Bölge Başkanı Richard Fisher... Düz konuşarak -FED’in piyasaya yeni tur para dağıtmasının bir işe yaramayacağını- söylüyor. Görüşleri çoğunluk tarafından kabul görür ya da görmez, ama ABD’de durum, Fisher’ın yansıttığı gibi: -İstihdam yaratılmıyor. Ama işsizlik para olmadığı için değil. İşletmeler, önlerinde belirsizlik gördükleri için yatırım yapmıyorlar, eleman almıyorlar.-
Fisher bu belirsizliklerin siyasi kilitlenmeden kaynaklandığını söylüyor: -Kongre bütçe yapamıyor. Devletin ne harcayacağı belli değil. Ne vergi alınacağı belirsiz, sağlık sigortası belirsiz, şirket adam alırsa maliyetini bilemiyor. Bir işletme, maliyetini hesaplayamadığı için işe adam alamıyorsa, FED’in ona yapacağı birşey yok.-
FED’in verip durduğu paraların kullanılmadığı ve ekonomiye dönmediği de biliniyor. Fischer’ın deyimiyle: -Çok ucuza yüksek oktanlı benzin verdik. Onda bir sıkıntı yok... Çok para verdik ama kullanılmadı... Ve ne kadar para versek, bu belirsizliği biz FED olarak çözemeyiz.-
Öte yanda yasama organı Kongre de siyaseten etkisiz kaldığını kabul ediyor. Geçenlerde önemli bir senatör, FED Başkanı Bernanke’ye -Tek çare ve tek seçenek sizsiniz- dedi... Bu vahim bir durum. Fisher de siyasetin sahneden çekilip, herşeyi FED’e yıkmasının vahametini vurguluyor: Durum buysa, başınız ciddi belada demektir. Tek seçenek netlik, öngörülürlük ve güvendir. Bunu da siyaset, yasama/yürütme sağlayabilir.
Yani tekrar en başa dönüyoruz: ABD seçimden sonra bölünmüş-kilitlenmiş siyasetle devam mı edecek, yoksa siyasi kararlılık gösterecek bir hükümet mi olacak? Bu durumda seçilecek başkana, icraatı destekleyecek bir Kongre çoğunluğu da gerekli. Yani FED ve ekonomi ‘siyasi istikrar’ diye bağırıyor.
Buradan Türkiye’ye gelelim: Türkiye ekonomisinin gidişatına bakarken, ABD’den ya da FED’den önce siyasi istikrar ve maliyeye bakmak gerekiyor. ABD’yi kilitleyen siyasi ve mali olumsuzluklar Türkiye için sözkonusu değildir. Avrupa’yı yakıp yıkan, dağılmış maliyeler ve zayıf hükümetlerdir. Fisher’ın dediği gibi tek seçenek Merkez Bankası/FED değil, belirlilik, öngörülürlük ve güvendir, ki onu da hükümetler sağlıyor. Türkiye’de belirleyici olan kur, faiz ya da petrol fiyatı değil, siyasi istikrardır. Bütçe hedefinden sapmayan Maliye’dir. Yani güvendir.