BRIC ülkeleri artık söndü mü? Yani Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’den oluşan yatırım grubu ülkelerinin artık eski ekonomik parlaklığı taşımadıkları öne sürülüyor... Bu ülkelerde düşük büyüme hızı ve yapısal sorunları aşacak reformların yapılmaması, yatırımcıları başka arayışlara itiyor. Aslında BRIC tekliyorsa, uluslararası yatırımcı ilgisinin, Türkiye’nin de içinde olduğu ikinci ekonomik büyüme grubu TEKMe’ye yönelmesi beklenebilir. Yani Türkiye Endonezya Kore ve Meksika...
Bu ülkelerden de beklenen, BRIC’lerin hatasına düşmemeleri. Yani yapısal reformları tamamlayıp, doğrudan yatırımın ülkeye giriş kanallarını genişletmeleri, işgücünü eğitmeleri, rekabet koşullarını korumaları, hukukun uluslararası standarda uygun olmasını sağlamaları ve yerli yatırımcının da ülkenin taşına toprağına yatırım yapmasını teşvik etmeleri...
Gerçi BRIC kavramının yaratıcısı Jim O’Neill, BRIC ülkelerinin vites küçültmesine rağmen, Çin’in hâlâ dünya için önemli büyüme sağladığını vurguluyor. Çin ekonomisi ABD’nin yarısı kadar ve 8 trilyon dolar büyüklüğünde. Ancak Çin yılda yüzde 8 büyüyor. O’Neill’in hesabıyla Çin hâlâ her üç ayda bir Yunanistan ekonomisi yaratıyor. 2010’dan bu yana da Çin, bir ‘Hindistan’ yaratmış. Yani 2010’dan beri Çin’in ekonomik büyüme ile yarattığı değer, Hindistan’ın yıllık ekonomisine eşit. 2011 yılında BRIC ülkelerinin ortak büyümesi bir ‘İtalya’ kadardı. Yani BRIC’de hâlâ etkileyici potansiyel var.
Goldman Sachs, gelecek 10 yılda dünya ekonomisinin yüzde 4 ve üzerinde büyüyeceğini tahmin ediyor. Bu ‘dünya ekonomisi daha da hızlanacak’ demek. Çünkü son 30 yılda dünya büyüme hızı hiçbir yıl yüzde 3.5’i geçmemiş.
Gelecek 10 yıldaki büyüme kervanına Türkiye’nin önemli katkısı olacak. Türkiye’nin yapısal dengesizlik imal etmemek kaydıyla ‘normal’ büyüme hızı en az yüzde 6-7’dir. Ve bu senaryolarda dünya krizi vs yok. Gözler krize değil, ekonomik büyümeye bakıyor.
SİYASİ BRIC
BRIC ülkeleri ay sonunda Güney Afrika Cumhuriyeti’nde zirve yapacaklar. Bu zirve, BRIC’in, kendini siyasileştirme çabalarının sonucu. BRIC’in bir pakt olması düşünülmemişti. Yabancı yatırımcı için bir gruplamaydı, ancak BRIC kendi arasında siyasi istişareyi seviyor...
O kadar ki, Şam rejimi bile BRIC üzerinden siyaset yapmaya çalışıyor. Şam, BRIC ülkelerine elçiler yolladı ve -Güney Afrika zirvesinden, Şam’ı kollayan bir karar çıkmasını istedi. Şam’ın müttefiki Moskova zaten zirvede... BRIC’in bu şekilde Suriye sorununa taraf olması ve de Şam’ı desteklemesi zaten olmaması gereken bir gruplaşmanın, -kendi maksadını aşması- olacak. Yani BRIC için iyi olmaz. Bu arada normalde dört BRIC var... Ancak Çin, Afrika’da etki sağlama çabasıyla Güney Afrika’yı da gruba kattı. Güney Afrika, ‘sömürgeci Batıya’ karşılık, Çin’in daha iyi bir partner olduğunu savunuyor.
Batılı şirketler Güney Afrika’ya -Şunu yapın, bunu yapın- diyormuş. Yani yapısal reform istiyorlar. Çin ise bunları istemediği için ‘iyi’ oluyormuş.
ALT RÜTBE
Yunanistan’ın durumu malum. Ekonomi eskiden AB ekonomisiydi, ‘gelişmiş ekonomi’ sınıfındaydı... Ancak krizin bu aşamasında Yunanistan’ın ‘gelişmiş’ unvanını taşıması mümkün değil.
ABD’nin endeks ve fon yönetim şirketi Russell, artık ‘gelişmiş’ olmayan Yunan ekonomisinin ‘gelişen ekonomi’ olmasını uygun bulmuş... Bunu da bir raporla ilan ettiler. Bu durumda Yunanistan rütbe kaybediyor. Ancak krizin pençesindeki ülkenin, dünya ekonomisinin lokomotifi gelişen-büyüyen ülkelerle anılması da garip karşılandı. Galiba ‘kriz ekonomileri’ diye üçüncü bir grup oluşturmak gerekiyor.