Çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, seçim çalışmaları çerçevesinde geldiği Kayseri’de bir dizi proğram gerçekleştirdi. Bu proğramların içerisinde sadece beş yıldızlı bir otelin salonunda basın mensuplarına düzenlediği toplantıya katıldım.
Beş dakika gecikmeli katıldığım basın toplantı salonuna girdiğimde, söylediklerinin sürekli çarpıtılarak, demediği şeylerin bazı basın organları tarafından kamuoyuna yansıtıldığından dert yanıyordu Sayın İhsanoğlu. “ Siyasi rekabet iftira kampanyasına dönüşüyor, en yüce makama olan yarış, bunun medenice yapılması lazım” diyor.
İhsanoğlu’nun bu sözlerinden, Türkiye de kendisinin Cumhurbaşkanı olmasını istemeyen tek taraflı çok güçlü bir basın ordusu var ve yoğun bir kampanya oluşturmuşlar, söyledikleri her şeyi çarpıtarak haberleştiriyorlar. Aslında İhsanoğlu bu yazılıp çizilen hiçbir şeyi ağzından sarf etmemiş, yalan yanlış haberler üretiliyor!
Proğramdan sonra haber sitelerine düşen ifadelerini okudum, hiç de Sayın İhsanoğlu’nun ifade ettiği gibi değil vaziyet. Bizim ağzından duyduğumuz sözler noktası virgülüne kadar olduğu gibi haberleştirilmiş. Tüm basın organlarında da konuştukları neyse eksiksiz yer almış. Köşe yazarları tabii ki kendi yorumlarını katarak eleştiri getirebilirler. Ama haberleştirmede söylenmeyeni üreten iftiracı bir basından söz etmesi, Basın Bayramının kutlandığı bir günde şık düşmemiştir.
Çankaya’ya çıktığında Kuran-ı yasaklayacağı ve İsrail- Filistin meselesinde, İsrail lehinde açıklamalarının olmadığını söyledi İhsanoğlu. Başörtüsü meselesinde de yanlış anlatıldığını vurguladı. Oysa ki hem Kuran-ı Kerim’in öğretilmesinin, hem de başörtüsünün kamu kurumlarında ve okullarda yasaklanmasının mimarı CHP’nin yaptıklarını unutmadı bu ülkenin mağdur insanları. İhsanoğlu, bu iki meselede bugün adayı olduğu CHP’ den farklı düşünüyorsa şayet, CHP anlayışı ile ters düşmüş olmuyor mu? CHP’nin bakış açısı değişmişse, o zaman bir özür borcu yok mu yıllardır mağdur ettiklerinden? Yoksa sadece oylarını alabilmek için sessiz kalıyor da, söz konusu bu sessizlikleri İhsanoğlu Çankaya’ya çıkana kadar mı?
Konuşmasının ardından basın mensuplarından soru almak istediğini belirten İhsanoğlu, “soruyu soran arkadaş hangi basın kuruluşundansa bunu belirtsin lütfen” diyerek de ekledi. Partili Seyfi Şahin’den sonra söz alan Yeni Akit Gazetesi’nden Hacı Yakışıklı’nın sorusuna, salonda bulunan partililer hem soru esnasında hem de proğramdan sonra tepki koymaya çalıştılar. İhsanoğlu’nun bu anlamsız tepkilere fırsat vermemesini beklerdim ama olmadı. Özellikle proğram sonrası yakasında MHP rozeti bulunan bir şahsın gazeteci arkadaşımızın üzerine yürüyerek sorduğu sorunun hesabını sormaya kalkışması çok çirkin bir davranıştı.
Soru sırası bana geldiğinde, çözüm süreci ve paralel yapıyla ilgili görüşünü sorduğum Sayın İhsanoğlu, çözüm sürecinin aleyhinde olmayacaklarını ve barıştan yana olduğunu açıklayarak, çözüm sürecine hıyanet projesi olarak bakan MHP ile aynı düşüncede olmadığını göstermiş oldu. Yani İhsanoğlu’nun hem CHP ile hem de MHP ile ters düştüğü çok önemli konular var. Doku uyuşmazlıkları söz konusu
İhsanoğlu, paralel yapı ile ilgili soruma ise, polisin polisi kelepçelemesi ve savcıların savcıları hapse atması meselesi olarak yorumladı ve emniyet içerisinde yuvalanmış bir takım unsurların yargıyla da işbirliği yaparak, gayri hukuki bazı işler yaptıklarını, iki yüz bine yakın insanımızın, başbakanın ofis ve evinin telefonlarının dinlenmesini, MİT’ e yapılan operasyonları itibarsızlaştırması ve görmezden gelmesi talihsizlikti.
Hedeflediğiniz bir rakam var mı sorusu üzerine, yüzde 60 diye cevap veren İhsanoğlunun, kendisinin anket yaptırmadığı, yapılan anketlerin de sonuçlarını takip etmediği anlaşılıyor. Zira 4 büyük araştırma şirketinin sonuçlarına göre Erdoğan ilk turda yüzde 53 oy oranıyla seçiliyorken, ben yazımı yazmaya başladığım esnada, Tüsiar Araştırma ve Danışmanlık şirketi 38 il ve 203 ilçede yaptığı anket sonuçlarını açıkladı. Katılımcıların yüzde 54.9’u Recep Tayyip Erdoğan, yüzde 38.2’si Ekmeleddin İhsanoğlu, yüzde 3,6’ sı da Selehattin Demirtaş cevabını vermiş. Verilen hedefle çıkan netice arasında neredeyse yarı yarıya fark var. İhsanoğlu’nun büyük uzlaşı dediği çatı adaylığı sanki Türk halkı ile sağlanamamışa benziyor…