7 Temmuz 2012. KPSS’nin yapıldığı gün İzmir, İstanbul, Ankara, Batman, Hakkâri ve Mardin’de eş zamanlı operasyonlar başlatılır. Kasım 2012’de bu operasyonların ikinci dalgasında dokuzu kamu görevlisi on dokuz kişi gözaltına alınır. Cumhuriyet Savcısı Ender Karadeniz’in hazırladığı iddianameye göre M. K. Ö öncülüğünde örgütün 1999’dan beri sahte belgelerle sınavlara kendi elemanlarını girdirdiği ve bu doğrultuda tespit edilen yüz elli beş olayın olduğu belirlenir.Bu belirlenebilen sayı tabi. Örgütün KCK ile direk bağlantılı olduğu bir sonraki aşamada bir üniversite öğrencisinin itirafları ile tespit edilir.
Bu çetenin üniversite sonrası kendi elemanlarını KPSS ve ALES gibi sınavlarda başarılı olabilmelerini sağlamak için Jokey elemanlarını kullandığı artık ortadadır. Lakin emniyet yetkililerine göre kamuya atanan binlerce memur artık göreve başlamıştır. Diyarbakır’da devlet memuru olan C. N ile sınıf öğretmeni olan T. S ve Hakkari’de okul öncesi öğretmeni olan M. L gibi. İşin vahamete varan boyutu bu sınav şebekesinin 2005’ten beri aktif olduğu gerçeğidir. Yine emniyet yetkililerine göre bu tarihten itibaren devlet memurluğu görevlerine bu şebeke sayesinde kaç kişi yerleşti net olarak tespit edilememiştir.
Kız kaçırma olaylarında bile arabulucu görevi üstlenen, ödediği başlık parasından payını alan, bunun yanında çocukları dağa kaçırıp fidye karşılığı tekrar ailesine geri veren örgütün kendine sempati duyan memurlardan haracını almaması düşünülebilir mi? Hele ki kendisinin kontrolünde olan bir şebekenin marifeti sayesinde devlet memuru olabilmişsen belki senden isteyebileceği daha çok şey vardır.
Örgütün Güneydoğu ve Doğu Anadolu’daki HDP’nin elinde olan belediyelerde çalışanlardan ve yeni işe girenlerden aldığı haraçların gittiği adres ortada. Sadece belediyeler değil tüm il ve ilçe kamu binalarında çalışan bazı örgüt yandaşı olan memurların maaşlarından bir kısmını terör örgütüne bağış yaptığı biliniyor. Paralel yapının çalışanlarından burs adı altında topladığı paraların diğer bir uygulanma biçimi, Doğu’da örgüt tarafından vergi-haraç adı altında toplanıyor.
PKK’nın ilk eylemleri arasında bilinen Eruh baskınını gerçekleştiren iki isim; K. E ve S.E. Karı-koca olan bu ikilinin daha sonrasında Abdülkadir Aygan’ın itiraflarından öğrendiğimize göre Jandarma Genel Komutanlığı’nda görevli sivil memur olarak çalıştıkları iddia edilir. Devlet aklının zamanında tetikçi olan bu insanları kendi tarafına çekerek örgütün yapılarını ifşa etmede kullandıkları ve onları ödüllendirdikleri varsayımı güçlü olan ihtimaller arasında görülebilir. Bu iddia net olarak doğrulanmamıştır.
Yukarıdaki bu duruma benzer bir adımı barış sürecinde propaganda olarak kullanan örgütün dağdaki çocuklarınız çok yakında bu devlette memur olacak diye eleman devşirdiği bilinenler arasında. Bu söylentilere inanıp on sekiz yaşına gelmemiş çocuklarını örgüte teslim eden aileler yok değil. İlerde çocuklarının devlete memur olacağını düşünen ailelerin kısa süre sonra Suriye sınırından evlatlarının naaşları ile karşılaşmaları ile yaşadıkları hayal kırıklığı var şuan ailelerde.
Paralel yapının KPSS ile ilgili oluşturduğu yapıları daha önceki yazılarımızda ele almıştık. Bu durum Türkiye cumhuriyeti devletine karşı düşmanlık besleyen yapıların bu devletin kademelerine ve parasına göz diktiğini kanıtlıyor. KPSS’de oluşturulan şebekelerle her terör örgütü kendi elemanlarını devlete memur olarak yerleştirip o memurun kazandığı paranın bir kısmını yine örgüt kaynaklarına aktarma çabasındalar desek yanlış olmaz. Tabi buradaki asıl amacın sadece maddi gelir olmadığını da kamu dairelerinde yerlerini alan paralel memurlar bu zamana kadar yaptıkları ile bizlere göstermiş oldular.
‘Bingöl Emniyet Müdürü, Kobani olaylarını bahane eden eylemcilerin ilde esnafların mallarına verdikleri zararın boyutunu belirleme çalışmaları esnasında silahlı saldırıya uğrar. Kendisinin yaralandığı ve iki yakın korumasının şehit olduğu bu saldırıyı yapanlardan ölü olarak ele geçirilen teröristlerden birisi Bingöl İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nde görev yapan Ali B, dir.’ Çatışmada ölü olarak ele geçirilen bir teröristin bu durumu ‘Ekmeğini yediği yere ihanet edenin gün gelir ekmeğini yediği yerden kurşununu da yer!’sözünün bir dizi klasiği olsa da gerçekleşeceğinin bariz göstergesidir.