Trump-Clinton yarışını bütün dünya ile birlikte Türkiye’deki medya, siyasi çevreler, sivil toplum ve hatta terör örgütleri de yakından takip etti.
Anket şirketleri Clinton’un ipi göğüsleyeceğini teyit eden araştırma sonuçları yayınladı.
HDP’liler ve CHP’liler kazanacağı öngörülen Clinton’u seçim kampanyası sırasında ziyaret edip kameralara poz verdiler.
FETÖ’nün Clinton’a kampanyasında fiilen destek olduğu ve yüklü miktar bağışta bulunduğu haberleri geldi!
Uzatmayalım neticede beklenen olmadı, Clinton kaybetti Trump kazandı.
***
Hayreti mucip olan, demokrasi havarisi kesilen kimileri felaket tellallığı yapmaya başladılar.
Sanki Trump askeri bir darbeyle iş başına gelmiş gibi kabus senaryoları seslendirir oldular.
Oysa adam seçimle geldi.
Her şeyden önce demokratik sisteme evet diyenler sonuç ne olursa olsun sandıktan çıkana saygı göstermek zorundadırlar.
Seçilen zat beğenilsin beğenilmesin seçim sonuçlarına saygı gösterilmesi demokratlığın en önemli özelliklerindendir.
Evet ABD Trump’ı seçmiştir, milli irade böyle tecelli etmiştir, saygı duyulmalıdır!
***
Benim nazarımda Trump ile Clinton başına buyruk emperyalist bir devletin başkanlığına aday olmuş iki bahtsız siyasetçidir.
Ne kadar farklı politikalar takip etseler de neticede ABD devlet politikasının dışına çıkma lüksüne çok fazla sahip olamayacaklardır.
Clinton Obama’nın dışişleri bakanıydı. Görevde olduğu süre içinde bölgeyle ilgili hangi müsbet adımı atmıştır hatırlayan var mı?
Hatta bölgemizin kan gölüne dönmesinin baş sorumlusu ABD’dir. O politikayı ilgili bakan olarak uygulayan da Clinton’du.
***
Ben ikisini de tasvip etmem ama Trump’ı ehveni şerreyn olarak görürüm.
Çünkü en azından adamın tavrı gayet net. Karşındaki net oluca sen ona göre tedbir alırsın. Ama yüzüne gülüp arkandan dolap çevirirse aldanırsın.
Clinton’ı bakanlığı sırasında gördük, gülücükler dağıttı kulağa hoş gelen açıklamalar yaptı ama hep ikili oynadı, zarar verdi.
***
Bardağın dolu tarafına bakınca, Türkiye’de de yatırımları bulunan bir iş adamı olarak Trump’ın Erdoğan’a güvendiğini ve Türkiye’ye özel önem verdiğini açıklaması Türkiye politikalarının akılcı olacağına işaret olarak değerlendirilebilir.
‘ABD ile iyi ilişki içinde olacak her ülke ile iyi ilişki içinde olacağını’ ilan etmesi de Türkiye açısından Clinton’a göre ehven olduğunu gösterir.
Clinton gelseydi Obama’nın Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren politikasını devam ettirecekti. Obama terör örgütleriyle bile iş çevirip müttefiklerini aldatan politikalar güttü.
PKK’nın Suriye kolu olan PYD’yi destekledi/destekliyor.
Trump’ın açıklamalarından ve kadrosunun yaklaşımından bu desteği sürdürmeyeceği anlaşılıyor.
Aynı durum FETÖ konusu için de geçerli.
Trump danışmanlarından ve kabinesinde yer almasına kesin gözüyle bakılan Michael Flynn’in The Hill isimli yayın organında 8 Kasım’da yayınlanan yazısında “Türkiye’ye göre Washington, ‘Türkiye’nin Bin Ladini’ne ev sahipliği yapıyor... Gülen için güvenli bir liman olmamalıyız” diyor.
***
Hülasa, Trump’a güvenmek de safdillik olur. Ama Clinton ile kıyaslandığında Trump bölgemiz için ehven görünüyor.
Kadrosunun da daha gerçekçi olduğu anlaşılıyor.
Dolayısıyla Türkiye kendi görüşlerini Trump’a daha rahat anlatabilir ve ikna edebilir.
Şimdi zaman, görevi devralana kadar Trump’ı ve kadrosunu yakın markaja alıp meseleleri anlatma zamanıdır.
Dışişlerimiz, büyükelçiliğimiz, ABD’deki sivil toplum örgütlerimiz önümüzdeki iki ayı iyi değerlendirebilirlerse Trump dönemi Türkiye lehine işleyebilir!