Egzersiz sırasında bir büyük bardak nar suyu tüketilmesinin, sporcuların vücudunun oksidatif hasara karşı korunmasında önemli yararlar sağlayabileceği görülüyor.
Kıymetini daha yeni yeni bildiğimiz nar, şeker hastalığından kalp ve damar hastalıklarına kadar birçok hastalığa iyi geliyor. Hatta sporcuların bir numaralı içeceği olma yolunda ilerliyor.
Nar, son yılların en gözde meyvelerinin başında geliyor. Araştırmalarda kanserden tutun, zayıflamaya, şeker hastalığından kalp ve damar hastalıklarına kadar geniş bir etkinlik alanı bulunduğu ortaya konuluyor. Bu yararları büyük ölçüde o kırmızı rengini veren maddeler grubu olan prosiyanidin ve antosiyaninlerin kuvvetli antioksidan etkileri ile ilişkilendiriliyor.
Bilindiği gibi çeşitli zararlı etkenlere vücudumuzun savunma cevabı olarak meydana gelen Reaktif Oksijen ve Azot Türleri (ROAT), vücuttaki bazı savunma elemanlarının oluşumunu tetikleyerek mücadele etmesini sağlar. Normalde bu elemanların miktarı vücudumuzun kontrol mekanizmaları tarafından dengelenir. Ancak miktarının kontrol edilememesi durumunda vücudumuzda hücre hasarlarına yol açarak birçok kronik hastalığın gelişimine neden olur. Orta derecede gayret harcanan bir egzersiz sırasında bile daha fazla oksijen tükettiğimizden kas dokusu tarafından üretilen ROAT miktarında ve dolayısıyla hücreler arası haberleşme moleküllerinin miktarında belirgin bir artış görülür. Buna bağlı olarak ortaya çıkacak oksidatif stresi önlemek için vücudun kendi antioksidan sistemleri devreye girerek tehlikeyi önlemeye çalışır. Bu tip oksidatif hasara karşı koyabilmek için vücumuzdaki antioksidan sistemlere en büyük destek meyve ve sebzelerde bulunan polifenollerden gelmekte. Yeni yayımlanan bilimsel çalışmada, zengin polifenol kaynağı olarak bilinen nar suyu tüketiminin sporcularda oksidatif hasar riskini ne derecede önleyebileceği konusu araştırılmış. Üç gruba ayrılan sporculardan bir gruba 21 gün süresince günde 200 mililitre nar suyu verilirken diğer gruba 100 mililitre nar suyu 100 mililitre su ile seyreltilerek verilmiş. Üçüncü gruba ise sadece su verilmiş. Araştırmaya başlamadan ve üç hafta sonunda yapılan kan analizleri ile değerlendirilmiş. Kan analizlerinde; plazma oksidatif stres belirteçleri (protein karboniller ve malondialdehit) ve damarlarda olası hasarı izlemek için ve diğer bazı değerler (laktat, karaciğer enzimleri vd)ölçülmüş. Yapılan değerlendirmede su verilen gruba oranla nar suyunun plazma oksidatif belirteçlerini belirgin bir şekilde azalttığı, etkinin tahmin edileceği gibi sulandırılmamış nar suyu ile daha kuvvetli olduğu gözlemlenmiş. Ancak ölçülen diğer değerlerde belirgin bir değişim sağlanmamış. Diğer taraftan nar suyu verilen grupta plazma laktat değerinde gözlenen belirgin artışa bir yorum getirilememiş.