Bizim eğitim sistemimiz, anaokulundan doktoraya kadar Brejnev dönemi Sovyetler Birliği için anlatılan tren fıkrasına benzer.
Devlet büyüklerini bir vagona yerleştirmişler, pencereleri, kapıları, perdeleri sıkı sıkıya kapatıp vagonu sesli bir biçimde sallayarak gittiğine inandırmışlar büro üyelerini.
Bizim eğitim sistemimizin de özünde bu fıkradan bir farkı yok; çok basit bir örnek üzerinden anlatmaya çalışacağım.
Üniversitelerimiz yarı doğru bir uygulama yapıyorlar, notlama sisteminde amerikan modelini, çan eğrisi sistemini ve harf cinsinden değerlendirmeyi benimsiyorlar.
Yarı doğru dedim zira özünde çok etkin ve anlamlı bir sistem olan çan eğrisi sistemini sadece görüntüde uyguluyoruz, özünü ya anlamıyoruz ya da anlamak istemiyoruz.
Ve ortaya bir üniversite sistemi için, bir üniversite hocası için ayıp denebilecek sonuçlar çıkıyor.
Yazımın sonunda söyleyeceğimi hemen söyleyip, konuya gireyim.
Çan eğrisi modelinde, notların harflerle ifade edildiği amerikan sisteminde BÜTÜNLEME SINAVI OLMAZ, bu gerçek iki kere iki dört eder gibi bir gerçektir.
Çan eğrisi sisteminde bütünleme sınavı yapmak modelin ruhuyla dalga geçmek ya da hiç anlamamış olmaktır.
Bu nispeten yeni sistemde bütünleme sınavı yapma çok yanlış, saçma fikri bizim hakimlerimiz mi çıkardı, YÖK mü çıkardı gerçekten bilemiyorum ama ortaya çıkan sonucun tamamen bir saçmalık olduğuna hiç ama hiç kuşku yok.
Ve üniversiteler de bu saçma sapan uygulamayı, hiç itiraz etmeden, akademik onurlarını ayaklar altına alarak benimsediler.
Çan eğrisi sisteminde, ismi üstünde, notlar bir sınavda sınıfın ortalaması cinsinden tanımlanır, sınavın genel ortalaması düşük ise, her harf değerlendirmesine tekabül eden nümerik değerler de düşer ve böylece tüm öğrenciler, bir anlamda, birbirlerinin performansı cinsinden notlanmış olurlar.
Bu sistemde, sınıf ortalaması düşük sınav sonuçlarında, öğretim üyesi de bir anlamda kendini cezalandırmış olur, sınıf geçme notu aşağı çekilir.
Ama aynı listede değerlendirilecek öğrencilerin bir bölümü bütünlemede başka sorularla notlanır, başka bir ortalama üzerinden harf cinsinden notlar alırlar ise sistemin ruhu da böylece tecavüze uğramış olur.
Ve bizde de, tekrar ediyorum, yargı kararı mı, YÖK kararı mı, bilemediğim bu uygulama üniversite kurumu için büyük bir saçmalıktır, büyük bir ayıptır.
Yapılan şeyin Brejnev’in treninden bir farkı yoktur.
Çan eğrisi sistemini sürdürülebilir kılacak bir yargıcımız, bir üniversite sistemimiz yok ise bu sistemden vazgeçmek ve ninemizin notlama sistemine dönmekte, her öğrenciye mutlak not verme anlayışına, nümerik notlamaya geçmekte fayda vardır, bu eski sistem kötüdür ama en azından kendi içinde tutarlıdır, hem çan eğrisi sistemini uygulamak, hem de bütünleme yapmak gibi bir aptallıktan da bizi kurtarır.
En şaştığım şey de koca koca öğretim üyelerinin, profesörlerin, doçentlerin bu saçma sapan karara hiç itiraz etmeden boyun eğmiş olmalarıdır.
Bu uygulama bizim üniversite sistemimizin içinde bulunduğu durumun çok tipik bir yansımasıdır, bu garabete ses çıkaramayan üniversitelerin başka konularda da ağızlarını açmaları olanaksızdır.
Eğitimde “mış gibi yapmak” hiç eğitim yapmamaktan da kötüdür.