KAİNATI, insanları ve kitabı okumak bu bilgileri tefekkür edip hakikate ulaşmak gayreti içinde olmak; neyi, nerede ve ne kadar yapmak gerektiği bilinciyle hareket etmek ALLAH’ın huzurunda da kul katında da kazanmamızı sağlar. Bizler özüne, milli ve manevi değerlerine bağlı farklılıklarımızı sevgi ve hoşgörüyle zenginleştiren bu edeple birbirimizin haklarına saygılı bir milletiz. Bu nedenle ilime, bilime, sanat ve felsefeye saygılı ama bu değerleri milli ve manevi değerlerin önüne geçirmeden kullanmamız ve bu değerlerin her birini doğru yere oturtarak bir bütün olmamız gerekmektedir.
Geçtiğimiz hafta merhum gönül insanı Yusuf Nalkesen’i anma gecesinde Ahmet Özhan doyumsuz bir konser verdi. Gönülden çıkan o sözler sanatın ve sanatçının örnek isimlerinden Ahmet Özhan’ın namelerinde kültürümüze duyduğumuz hayranlığı bir kez daha artırdı. Özümüze ait olmayan nefisle yazılmış, bireylerin ahlakını bozmaya, bulunduğu durumu daha da kötüleştirmeye hizmet eden aslında hiç de lüzumu olmayan popüler kültür şarkı ve eserlerinin ne kadar gereksiz ve itibar edilmemesi gerekliliğini bizlere hatırlattı.
Peki bunun için ne yapıyoruz?
Çözüm odaklı olmak ve ihmal ettiğimiz ve eksik olan hususların telafisine uygun yaşamak ve davranmak bizlere kazandırır. Gerçek sanatçılar; gerek yaşantı gerek eserleri ve gerekse yaptıklarıyla topluma örnek olan kişilerdir. Bu nedenle bizlere düşen, milli ve manevi değerlerimize saygılı sanatçılarımıza hak ettiği değeri vermektir. Güzel gönüllü Ahmet Özhan ve daha nice gerçek “sanatçılarımızı” gerek ekranlarda gerekse konserlerde daha sık görmeyi umut etmekteyiz. Gerçek sanata ve sanatçıya önem vermenin bir diğer yolu da popüler kültürün etkisinde, nefsiyle hareket eden yaşadığı toplumun değerleriyle örtüşmeyen kişilere sanatçı dememek ve desteklememektir. Nitekim bunlar kendi kişisel hırs ve çıkarları için bırakın topluma örnek olmayı yaşadıkları toplumun ahlakını bozup zarar vermekten çekinmeyen kişilerdir.
Hayatta önemli olan hayatın içinde insan olabilmek, bu değerlerle hareket edip hem kendi hem de insanlığın hem de yaşadımız çevrenin mutluluğuna hizmet edebilmektir. Başarı neye göre kime göre, can acıtarak haksızlıklarla dolu ,vicdana uygun olmayan bir başarı sizce gerçekte bir başarımıdır?
Alemlere rahmet olarak gönderilmiş Hz. Muhammed (sav ) tüm kainatta sevginin, dostluğun, birliğin, beraberliğin ve barışın en güzel örnekliğidir. Bu nedenle bizler Hz. Muhammed sav önderliğinde ve örnekliğinde hareket ederiz. İslamı ve yüceler yücesi peygamberimizi terörle ve usulsüz iftiralarla sözüm ona karalamaya çalışanlar terörün ve o iftiraların asıl sahipleridir. Nitekim Paris’te yapılan yürüyüşte bu çok net görülmedi mi? Ve şimdide Amerika’da hata üstüne hata yaptılar. Kendilerini nasılda ele veriyorlar?
EDEP hiç bir peygamber en ufak incitici bir söylemde dahi kullanılamaz ve kullanılmamalıdır.
Hakiki olan özümüze ait olan, istenen ve aranandır. Bu şekilde olmayan bir düzen uzun süreli ve kalıcı olamaz. Başarıların milletimizin gönlünde yer edebilmesi Hakikate, özümüze, milli ve manevi değerlerimize bağlı olması ile mümkündür.