Üç günde iki ağır kayıp verdi Türkiye. Pazar günü Dağlıca’da 16 askerimizin dün ise Iğdır’da 14 polisimizin şehit olduğu haberi geldi.
Haince planlanmış bu iki saldırıdan sonra terörün millet üzerinde yarattığı tesir biraz daha ağırlaştı. Üzüntüye eşlik eden öfke daha ağır basmaya başladı. Dolayısıyla PKK’ya yönelik mücadeledeki kararlılık ve şiddetin arttırılmasıyla sonuçlanan son hadiseler.
Bir sonucu daha oldu PKK’nın bu peş peşe gerçekleştirdiği saldırıların.
Özellikle de Dağlıca’daki hadisenin yaşandığı gece bir taraftan PKK medyasında diğer taraftan Hürriyet ve Zaman gazeteleri üzerinden yürütülen operasyon sayesinde terörün nasıl bir algı mekaniğini hayata geçirebildiğini müşahede ettik hep beraber.
Askerlerimiz PKK’nın saldırı hattında iken daha, gözlerin PKK’nın üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çevrilmesine yardımcı olmak için hazırlanmış pis bir düzenek harekete geçirildi.
Nasıl ki PKK önceden kurduğu tuzağı askerler geçerken patlattı, Cumhurbaşkanı’na da pis bir tuzak kuruldu. Erdoğan ATV-A Haber yayınında söyleşi verdiği sırada hiç alakası olmadığı halde Hürriyet gazetesinin twitter hesabından Cumhurbaşkanı’nın ağzındanmış gibi “400 vekil olsaydı bunlar olmazdı” cümlesi kuruldu. Bu fark edilir edilmez Cumhurbaşkanı canlı yayında tepki verince de hemen twit silindi.
Ama amaç hasıl olmuştu.
Aydın Doğan’ın yayın yönetmeni ekrana çıkıp alelacele ellerini yıkadı ve kuruladı!
Tıpkı eski yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün Cumhurbaşkanı’na “katil” dedikten sonra gelen tepkilerden ürküp “seçilmiş Cumhurbaşkanına katil diyecek kadar kafayı yemedim” demesi gibi...
Zehrini akıtıp ardından inkar etme tavrını sürdürdü.
Zaten fişek çakılmıştı, operasyonun diğer ayakları bayrağı devraldı ve FETÖ ve PKK’ya bağlı medya organları üzerinden bu yalan haber köpürtülmek suretiyle gündemde tutuldu.
***
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da bu yalana peş peşe attığı twitlerle destek oldu. MHP lideri Devlet Bahçeli aynı şekilde askeri, polisi öldürme emrini Cumhurbaşkanı vermişçesine hedef saptırarak yine Erdoğan’a yüklendi.
***
PKK bile bu kadarını hayal edemiyordu. MHP’nin bile dolaylı yoldan desteğini görmek herhalde gözlerini yaşartıyordur.
Çözüm sürecini bitirme kararı almasında, asker sivil demeden saldırılarını bu kadar sıklaştırmasında ve pervasızlaşmasında örgütü finanse eden ve silahla donatan akıl vericileri kadar medya, aydınlar ve MHP’ye varıncaya kadar tüm siyasi partilerce el birliğiyle şımartılmasının payı var.
MHP’nin Genel Başkanı’nın bile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı PKK’dan daha büyük tehlike addettiği yerde PKK ne yapmaz?
Durum bu kadar vahim işte; muhalefet ve PKK terör örgütü “ortak düşmana” karşı biri silahla diğeri algı operasyonuyla savaş veriyor!
Memleket yanıyor, vatan evlatları can veriyor, umurlarında değil!
Bunlar hala Erdoğan düşmanlığıyla PKK’nın kanlı eylemlerini aynı tartıya çıkartıyorlar ve nasıl bir akıl tutulması daha doğrusu nasıl bir ihanet sarmalı içindelerse Erdoğan nefreti ağır basıyor.
Erdoğan’ın başı düşsün de isterse bunun için PKK ülkeyi kan gölüne çevirsin umurlarında değil.
Algı operasyonu da işte tam burada devreye giriyor; Duran Kalkan’ın “Ordu kendini kullandırtmasın” sözü gereğince PKK’nın Türkiye’ye değil Erdoğan’a saldırdığı algısını oluşturmak.
Selahattin Demirtaş’ın çok açık şekilde terör örgütü propagandası yaptığı şu sözleri: “Halk karşısında bütün ordular çaresizdir. İşte Tayyip Erdoğan’ın sarayının ordusu ve polisi de. Yenildiler, yine yenilecekler.”
Bu söz düz ovada nasıl terör yapılırın şifresi işte.
Bugüne kadar PKK devleti hedef alarak terör yapardı ve bunun karşısında Türkiye tek vücut olurdu. Bugün PKK Erdoğan’ı devirmek için terör yapıyor.
Buna karşı çıkmak şöyle dursun destek veriyorlar. Demirtaş’ın şu sözleri karşısında Kılıçdaroğlu’nın Bahçeli’nin diğer siyasi parti liderlerinin iki kelam etmemesinin başka bir izahı yok.
Bugün siyaset, sivil toplum ve medyanın önemli kısmının en büyük sorunu budur; terörü kutsuyor, terörden medet umuyorlar!