“Umre küçük hacdır. Bir umre dünyadan ve ondaki her şeyden daha üstündür. Haccetmek ise umre yapmaktan daha üstündür” buyuruyor Allah Rasulu.
İslamın doğup yayıldığı yerleri, tefekkür nazarıyla müşahede etmek, ibadetlerin merkezi olan Kabe’de aşkın zirvesine ulaşmak ve sonra da Medine’de kainatın efendisi Hz. Muhammed’in kabrini ziyaret edip şefaatini ümit etmek gayesi ile karar kıldığımız ve özlem duyduğumuz mukaddes yolculuğa Kayseri Erkilet Havaalanı’nda ihramlarımızı giyerek başladık. Kefenlerimizi giyindik. Giyindiğiniz iki parça ihram giysisiyle ölmeden önce ölmenin farkına varıyorsunuz. Buraya kadar dünyevi elbiseleri ile gelenlerin Rablerine doğru yolculuğa çıkarlarken, kendi kendilerini mutluluk içerisinde ve heyecanla kefenlediklerine şahit oluyorsunuz, siz kendiniz de kendi kefeninizi aynı duygularla giyinirken.
Zenginlerin pahalı, fakirlerin yamalı elbiselerini çıkararak aynı ihram ile Rablerine yöneldiklerine şahitlik ediyorsunuz. Yüce yaratıcı mikattan, etiketli kıyafetlerle değil, sadece beyaz ve tertemiz iki parça ihramla geçebilmemize müsaade ediyor. Tüm kafile zenginliğin işareti olan etiketli giysilerinden, makamın ifadesi olan apoletli üniformalardan arınıyor ve herkes aynı kefene giriyor. Artık kıyafetlere dayalı bir üstünlük yok. Yaratıcının misafiri olacak olan herkes iki parça ihram içerisinde. Üstünlüğün Allah katında sadece takva olduğunu işte burada iliklerinize kadar hissedebiliyorsunuz.
Niyetimizi alıp 2 rekat da ihram namazı kıldıktan sonra havalanan uçakla birlikte sizde kanatlanıyorsunuz Allah’ın rızasına mazhar olabilmek için. Zira Rabbimiz, “haccı da umreyi de Allah için yapınız” buyuruyor. Mekke’de Allah’ın, Medine’de ise Kainatın Efendisi’nin misafiri olma şerefine nail olacak olmanın hassasiyetiyle kendinizi hazırlıyorsunuz bu mukaddes misafirliğe. Rabbim ne büyük bir nimet. Ev sahipliği yapacak olanlar ne Özel. Sizi misafir kabul etmişler, davet edilmişiniz. Ben miyim diye düşünüyorsunuz davet edilen onca günahlarıyla. Şaşkınlık yaşıyorsunuz. Yüreğiniz yerinden çıkacakmış gibi oluyor heyecandan. Telbiye ve tekbirler getirerek o yüce buluşma anına hazırlanıyorsunuz .
Cidde Havaalanından otobüslerimize binip Beytullah’a yöneliyoruz. 1.5 saatlik otobüs yolculuğundan sonra ulaştığımız otelimizde son hazırlıklarımızı tamamlayıp tekbir, tehlil, tesbih ve telbiyeler getirerek Mescid-i Haram’a doğru yola çıkıyoruz. Mescid-i Haram’ın kapısından başımızı öne eğerek Kabe’ye doğru ilerliyoruz. Allah katında çok makbul olan ilk duamızı gözyaşları içerisinde yapmak için. Az sonra karşınızda belirecek olan Kabe’ye yavaş yavaş yaklaşıyorsunuz. Heyecandan tüm duygularınızın ve tüm duyularınızın tutulduğunu hissediyorsunuz. Sanki bir deprem öncesinin sessizliğini, sakinliğini yaşıyorsunuz. Adım adım kainatın merkezine doğru yaklaşırken. Kafile hocasının beklediğiniz sesi geliyor, Allah’ın evindesiniz artık. Haydi kaldırın başlarınızı ve temaşa ederek içinizde belirlediğiniz dualarınızı yapın. Ve siyah örtüsü içerisinde bütün haşmetiyle Kabe karşınızda. Ve siz donakalıyorsunuz. Gözpınarları çözülüyor, en çok arzuladığınız dualarınızı kabul olunacağına inanarak sıralıyorsunuz ardı ardına. İlk buluşma anının o muhteşem güzelliğini taçlandırmak için umremizin tavafına geçiyorsunuz Hacer’ül Esved’i selamlayarak. Bir başka buuda geçiyorsunuz burada. Bir anda soyutlanıyorsunuz dünyadan. Sanki etrafınızda kimse yok. Sadece Allah var ve O’nunla konuşuyorsunuz kalbinizle. Anlatılamayan ve ancak yaşanan duyguların zirvesindesiniz artık. Şimdi yedi şaft ile tavaf yaparak yedi kat göğe yükselme zamanı. Bismillahi Allahu Ekber. Allahım, Sana inanarak, kitabını tasdik ederek, Sana verdiğimiz sözü tutarak ve Sevgili Peygamber’in Hz. Muhammed’in sünnetine uyarak işte buradayım. Bizleri affet Allah’ım. Buradan umremizi tamamlayıp döndüğümüzde affedilmemiş günahımızı bırakma Allahım. Amin.