Çabuk unutuyoruz...
Bu nedenle ara ara hatırlatmakta fayda var, özellikle de CHP'ye gönül vermiş seçmenlere.
Zira kan değiştiren (!) CHP yönetimi, eskiden olduğu gibi eski adı HDP yeni adı DEM olan PKK terör örgütünün parti görünümlü kolu ile yol yürümeye başladı bile.
Bizden söylemesi.
Bu çarpık ilişki demini almadan CHP'li kardeşlerimizi uyaralım ki köprüden önceki son çıkışı kaçırmasınlar.
Çünkü CHP seçmeni olarak senin kurtuluşun benim de kurtuluşum, senin kurtuluşun ülkemin de kurtuluşu.
Şimdi birileri çıkıp da "Ne olur canım demlense, neticede DEM bir siyasi parti değil mi? diyebilir.
Ben de o birilerine şunu hatırlatırım...
Parti Olmakla Adam Olunmuyor...
İçinde parti kelimesi geçti diye her yolu mubah mı zannettiniz.
İçinde parti kelimesi geçiyor diye ne olursa kaldıracağını mı düşünüyorsunuz?
O halde yanılıyorsunuz!
Unutmayın!
İçinde parti kelimesinin geçiyor olması o yapının pisliklerini, yediği haltları örtmez tıpkı PKK'da olduğu gibi...
PKK'nın da içinde parti kelimesi geçiyor.
"Partiya Karkeren Kurdistane" yani "Kürdistan İşçi Partisi".
Ne oldu şimdi, parti dendi diye bu aşağılık terör örgütünün yaptıklarına sünger mi çekeceğiz.
HDP/DEM/PKK/YPG/SDG
HDP ve uzantısı partiler bugüne kadar bu ismi kullanarak saklandılar, terör odaklı parti görünümlü bu yapılar parti kelimesinin gölgesine sığındılar.
Ayağa kalkması gereken kamuoyu, parti kelimesinin sihirli büyüsüne sığınarak bu şer yuvalarının yaptıklarını normal gördü.
Oysa bu yapılar en az PKK kadar pisliğe gömülmüş yapılardı.
Parti tanımlamasından istifade eden biri daha vardı.
CHP...
Atatürk'ten miras CHP, terörün merkezi bu partilerle el ele vererek kandilin koruma kalkanı altına girdi ve bu yaptığının da adını siyaset koydu.
Şimdi bu rüzgâra kapılan Atatürkçü, ulusalcı gerçekten vatansever olan CHP'li kardeşlerime sesleniyorum.
Gelin birlikte zaman tünelinde kısa bir yolculuk yapalım.
Yolculuk Başlıyor...
"Başkan Apo'nun heykelini dikeceğiz heykelini."
Bu sözler CHP'li Kılıçdaroğlu, İmamoğlu, Özel gibi öne çıkan siyasetçilerin yere göğe sığdıramadığı vatan haini katil Demirtaş'a ait.
"Biz sırtımızı PKK'ya, YPG'ye ve PYD'ye yaslıyoruz. Bunu söylemekte ve savunmakta hiçbir sakınca da görmüyoruz"
Bu sözler HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'a ait.
"Biz Mustafa Kemal'in askerleriyiz diyorlardı. Siz Mustafa Kemal'in askeri değil generali olsanız ne yazar it sürüleri, it sürüleri. Bunlar it sürüsüdürler."
Bu sözler siz CHP'li seçmenleri kasteden Sırrı Sakık'a ait.
Bunlar sadece birkaçı...
Gelelim Günümüze...
Geçtiğimiz günlerde yaşadığımız hain terör saldırısı sonucu TBMM millî bir refleks göstererek AK Parti, MHP, İP ve SP imzalarıyla bir bildiri yayınladı.
Tüm Türkiye'yi şok eden gelişme de işte bu olayda yaşandı.
Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanı Özgür Özel bildiriyi imzalamadı.
Sebep?
Bilinmiyor.
Tepkiler kısa sürede çığ gibi büyüdü.
Tırmanış durmayınca Özgür Özel kendi bir bildiri yayınlamak zorunda kaldı.
Bildiride dostlar tepkide görsün mantığı işlemişti.
"Terörü kınamıyorum, lanetliyorum."
Şunu herkes biliyor ki bu tür açıklamalar; "terör nereden gelirse gelsin kınıyoruz" türü örgüt ağzı söylemler.
Bizler bu cümlelerin aynını Biden'dan, Macron'dan, Sunak'tan, Sholz'dan da duyuyoruz.
Bu durumda bizler vatandaş olarak, seçmen olarak şaşkınlık yaşıyoruz.
Ya bu yabancı diye bildiklerimiz gerçek birer Türk milliyetçisi, Atatürkçüymüş, tanıyamamışız ya da bu millet sizi yanlış tanımış.
Çırpındıkça Batıyor...
Özgür özelin yayınladığı bildiri de iş yapmayınca panikle akıl tutulması denilecek bir çıkış daha yaptı.
Bu kez "Canım bildiri dediğin A4 kâğıt imza atsan ne olur." diye geçiştirdi.
Sen başkan olarak bunu söyledin mi, tarihte imzalanmış bütün kâğıtları çöpe attın demektir.
Tüm bunlardan çıkacak sonuç şu...
Özgür Özel daha işin başında çuvallamaya başladı, çırpındıkça batıyor, bu ortamda İmamoğlu'nun çok işine yarıyor.