Kaç kere söyleyeceğiz o birilerinin anlaması için.
AK Parti’de lider arayışı yok.
Sadece ve yalnızca bir genel başkanlık seçimi var.
AK Parti’nin genel başkanı da tıpkı diğer AK Partililer gibi kendi liderinin emrindeki bir kişidir.
Bu partimizi bir “lider partisi” veya “kişi partisi” kılan bir özellik değil; tam tersine geleceğe güçlü ve kalıcı taşıyan bir temel hususiyettir.
“Güçlü bir lider”den, daha doğrusu “liderlik”ten yoksun partilerin hali ortada.
AK Parti’deki “liderlik” ortak aklın ve ortak ideallerin bir şahısta tecessüm etmiş halidir.
Bunun başka türlü olduğunu iddia edenler AK Parti’ye oy veren seçmenlerin anketlere yansıttığı gerçekliği ya görmezden gelenlerdir ya da bilerek çarpıtanlardır.
“Erdoğan liderliği” hem AK Parti’ye oy verenlerin, hem de oy vermeyenlerin tartışmasız kabul ettiği bir gerçekliktir.
Erdoğan’ın şahsına verilen oyların, AK Parti’ye verilen oylardan daha fazla olduğu ise bilinen bir gerçekliktir. İstisnasız bütün AK Partililer Erdoğan’ı kendi ideallerinin ve değerlerinin güçlü bir lideri olarak görürler ve onun gösterdiği istikamette yol yürürler.
Bütün kamuoyu anketlerinin ortaya koyduğu gerçeklik şudur: İnsanlar Erdoğan’a duydukları sarsılmaz sevgi ve güven dolayısıyla AK Parti’ye oy veriyorlar.
Şimdi bu gerçekliği bazı siyasi düşükler ve Mankurtlar bilerek çarpıtmaya çalışıyorlar.
AK Parti’deki genel başkanlık değişimi üzerinden AK Parti içine hamle yapmaya çalışan siyasi düşükler bilsinler ki 1 Kasım’da AK Parti’ye verilen oylar, Erdoğan’ın şahsında AK Parti’ye verilmiş oylardır.
Genel seçimler partiler arasında geçer.
AK Parti’nin Erdoğan ismiyle özdeşleştiği sır değildir.
Biz 1 Kasım’da Başbakanlık seçimi yapmadık. 1 Kasım’da verilen oylarla Başbakan seçmedik, hangi partiyi iktidarda görmek istediğimizi ortaya koyduk.
1 Kasım’da AK Parti’nin aldığı oyları Davutoğlu’nun Başbakanlığı için verilen oylar olduğunu söyleyen o siyasi zavallılara sadece acıyoruz.
Kendi siyasi başarısızlıklarını ve çapsızlıklarını bu tür siyasi yorumlarla örtbas etmeye yönelenlerin “Saray darbesi” gibi lafların arkasına yerleştirdikleri hakaretleri de kendilerine iade ediyoruz. Ve bilsinler ki AK Partililer onların oyunlarına gelmezler.
Onların yorumlarından zinhar etkilenmezler.
Çünkü AK Partililer bu oyunu geçmişte de gördüler.
***
İlginçtir, geçmişte Recep Tayyip Erdoğan’ın işaret ettiği Abdullah Gül’ü Çankaya’ya çıkartmamak için her türlü siyasi ve hukuki dalavereleri yapanlar, hatta sokaktan iktidar devşirmeye kalkışanlar sonra devran değişince birdenbire Gül üzerinden Erdoğan karşıtlığı hattını oluşturmaya çalıştılar.
Bir de baktık ki düne kadar düşman olarak gördükleri Gül, Erdoğan’ın karşısına dikilsin diye onların dilinde farklı birine dönüştürüldü.
“Gül uzlaşmacı, Erdoğan çatışmacı!” formülasyonlarının anlamını AK Parti camiası unutmadı.
Ahmet Davutoğlu için “düşük profilli” suçlamasını edepsizce gündeme getiren malum koro, bugün Davutoğlu üzerinden Erdoğan liderliğine yönelik hamleler geliştirmek için farklı bir dil kullanmaya başladı.
Çok şükür Davutoğlu onların bu oyunlarını bozdu.
Şimdi de kalkmışlar aynı edepsiz dille AK Parti içine yönelik hamleler yapıyorlar, suçlamalar getiriyorlar.
“Düşük profil” suçlaması kendilerini tarifliyor aslında.
AK Partililer olarak biz düşük profilli bir genel başkan ve başbakan aramıyoruz. Çünkü böyle biri aramızda yok. Ama kendi genel başkanına bir kaset kumpası üzerinden ihanet eden düşükler, bekliyorlar ki Davutoğlu veya bir başka AK Partili kendisi gibi düşük bir kişilik sergileyerek kendi liderine başkaldırsın!
Kandil’in düşükten öte çukur ve alçak profilli piyon siyasetçileri kendi necis dillerine her birimizin adını pelesenk yaparak alçakça atışlar yapıyorlar.
Vız gelir tırıs gider!
Düne kadar alçakça suçladıkları Davutoğlu’na bugün sahip çıkmalarındaki anlamı Davutoğlu’nun kendisi de bildiği için oyunlarını başlarına çalmıştır.
Bilsinler ki bizde kendi liderine ve davasına ihanet edecek düşükler çıkmaz.
Nadiren çıkanların akıbeti de ortada.