Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün, “Partili Cumhurbaşkanlığı” sisteminin referandumda halk tarafından kabul edilmesinin ardından kurucusu olduğu Ak Parti’ye tekrar üye oldu. Mayıs ayının sonuna doğru yapılacak olağanüstü kongreyle de inşaallah partinin başına da geçecek.
Sayın Erdoğan’ın Ak Parti’ye dönmesiyle, her harekette görülebilecek atâlet, yük altına girmeme (Hususiyetle Fethullahçı Terör Örgütü’yle mücadelede) ve diğer menfî ârazların giderileceği yönünde inancımız kavî.
Nitekim Cumhurbaşkanı, partiye katılımı dolasıyla düzenlenen törende yaptığı konuşmada dava şuuruna sahip gönüldaşlarıyla yola revan olacağının işaretini verdi: “Bizim kardeşliğimiz, rüzgâra göre yol değiştirmez. Bizim kardeşliğimiz ahiret kardeşliğidir, buna böyle bakacağız. Ama dava adamlığı da kolay değildir. Biz hor da olsa, öksüz de olsa bu davayı taşımaya razı olduk. Bu ağır yükü çekemeyen, onları ademe takdir ediyor. Değerlendirmesini millete bırakıyoruz. Bugüne kadar bu davaya sırtını dönüp de iflah olan kimse görmedik.”
Kendi şahsi çıkarın için hesapsız kitapsız adım atan ama mevzu vatan millet olunca kör, sağır ve dilsiz olanlara Sayın Cumhurbaşkanı’nın, “Ahiret kardeşliği”, “Dava adamlığı”, “Hor da olsa, öksüz de olsa davayı taşımaya razı olmak”, “Ağır yükü çekmek” gibi ulvî duygularla söylenmiş sözler bir şey ifâde etmez. Onların anlayacağı dil, kaba etlerinin işgal ettiği koltukları altlarından çekmek! Ve emaneti ehline vermek…
16 Nisan referandum öncesi nasıl hesaplar yapıldığını biliyorum. FETÖ mensubu Hak ve halk düşmanı teröristler referandumdan “Hayır” çıkacağına öylesine inanmışlar ve çevreyi de inandırmışlardı ki kimse yükün altına girmiyordu. “Nasıl olsa referandumda ‘hayır’ çıkacak ve Erdoğan gidecek” diye düşünenler, milletin emanet ettiği koltuklarda kaba etlerinin derdine düşüp vazifelerini yapmadılar. Bir ‘büyük’, bir ‘ağabey’, bir ‘kurucu’ diye ortalıkta dolaşıp FETÖ mensubu teröristlere kol kanat geren ve referandumda “Hayır” çıkması için sükût edenler de büyük vebal altında.
Bugün mağdur edebiyatı yapıp FETÖ’ye ‘vefâ borçlarını’ ödemeye çalışanlar, her zaman olduğu gibi bütünü göremeyip parçalarla uğraşıp milletin aklını karıştıranlar, ne hikmetse mevzûbahis FETÖcüler olunca adalet duyguları kabaranlar ahmaklıklarına doymasınlar!
20 yılı aşkındır devam eden 28 Şubat mağduriyetlerinde sağırı oynayanlar ‘rikkatli’ kalplerinden FETÖ için adalet fışkırıyor!
Mezkûr konuşmasında Erdoğan’ın şu ikâzı da herkesin kulağına küpe olmalı: “FETÖ ile mücadelenin hızlandırılmaması durumunda başımıza neler gelebileceğini gördük. Birileri kalkmış "Öyle değildi, böyle değildi" diyor. Öyle veya böyle, takiyyenin bu kadar başarılı yapıldığı bir başka örgüt Türkiye'de yoktur. Bunlar kendilerini gayet iyi biliyor. Biz bu aşamada kalkıp da şöyle dedi, böyle dedi diye bakamayız. Zaman zaman arkadaşlarıma söylüyorum, önünüze gelip gözyaşı dökenler de olabilir. Ben şuna inanıyorum, acırsak, acınası hale geliriz."
Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu tavrı Müslüman Anadolu halkının kalbine sürur vermiştir. İnşaallah bu kararlılık yeni kadrolara da sirayet eder de, geçmişin sünepeliği, mıymıntılığı çöp sepetine atılır.
Evet, Hak ve halk düşmanlarına acırsak acınacak hâle geliriz. Yeni dönem ümmete ve mazlum halklara hayırlı olsun, Allah utandırmasın, O’nun rızasına uygun adımlar atmayı nasip etsin.
Dergi fuarında cezaevinde dergiciliği konuşacağız
Türkiye Dergiler Birliği’nin düzenlediği ve dünyada tek olan Uluslararası Dergi Fuarı, 4 Mayıs Perşembe günü İstanbul Sirkeci Garı’nda başlıyor. Yurtdışından da 100’e yakın derginin katılacağı fuarda, Furkan Dergisi “Cezaevi Dergiciliği” başlığıyla bir konferans tertip edecek. Benim de konuşmacı olacağım konferans 5 Mayıs Cuma saat 17.00’de başlayacak. Cezaevinde nasıl dergi çıkardığımız anlatacağımız konferansa vakti müsait olanları bekleriz.