Gezi olayları nedeniyle durumu fırsat bilenler ve durumdan vazife çıkartanlar adeta sıraya girdi. Bazı STK’lar; iş dünyasının önde gelen isimleri ve dernekleri, odalar tıpkı 28 Şubat gibi durumdan vazife çıkartmaya çalıştılar. Bu konuda İstanbul iş dünyası dukalığı geçmişte olduğu gibi bu eylemlerde de her türlü lojistik destekleriyle devrimci rüyalar görmeye başladılar.
Gerçek anlamda sadece çevreci duygu ve saiklerle hareket eden insanlara saygı duyuyorum. Ama çevreci insanlarda; masum tepki ve duygularının, ülkemiz üzerinde masum olmayan emellere hizmet edecek ortama izin vermemelidir. Hiçbir masum çevreci, kendisi üzerinden ülkesine karşı oynanan küresel tuzağa hizmet etmemelidir.
Demokrasi konusunda eksikliklerimiz olabilir. Ama Türkiye’de bir otoriterlik ve diktatörlük rejimi yoktur. Referandumlar, genel ve yerel seçimler yapılmış, 7-8 seçim geçirmiş ve sandıklardan çıkmış bir hükümetimiz vardır. Eksikleri, hataları olabilir. İş yapan insanlar kuşkusuz hatalar da yapabilir. Ama iktidarın bu ülkeyi hangi noktadan aldığını ve nereye getirdiğinin iyi bilinmesi gerekiyor. Bu gösteriler yapılabiliyorsa AK Parti’nin 10 yılda insan hakları, ifade özgürlüğü, demokrasi ve özgürlük alanlarını genişleten yasaları sayesindedir. Ben bu olayları Türkiye’nin yükselişine karşı oluşturulmuş bir oyunun parçası olarak görüyorum. Masum insanların çevre adına sokağa çıkması, bu oyunun şeklini ve gerçeklerini değiştirmiyor.
Kimse ‘Hatalar yapıldı, polis orantısız güç kullandı, bunu görmezden gelemezsiniz’ demesin. Orantısız güç kullanımının kabul edilemeyeceğini tekrar deklare ediyorum. Nitekim hükümette konuyla ilgili soruşturma açılmasını sağlarken, bazı polisler açığa alındı. Ama ya eyleme katılıp masum insanları darp eden, küfürler, hakaretler yağdıran, kamu başta olmak üzere özel araçları işyerlerini yakıp yıkan, yağmalayan unsurlar masum mu? Ama benim burada dile getirmek istediğim kim suçlu, kim suçsuz, onu tespit etmek değildir. Burada kendisini yurtsever gösteren insanların ülkesi üzerinde dış güçlerin ameliyat girişimlerine yönelmesini görmezden gelmesi, bir ağacın zarar göreceğini öne sürerken bütün bir ülkesinin zarar görecek olmasının umursanmamasıdır. Peki süreçten kimler ne çıkardı?
Süreci kim okudu, kim okuyamadı
Süreci en iyi okuyan siyasi liderlerden birisi Devlet Bahçeli oldu. Bahçeli büyük oyunu gördü. Ama eylemlere destek veren, İzmir’de Gezi’ye destek amacıyla yürüyüş düzenleyen CHP, ne yazık ki yine yanlış yerde durdu. CHP bu olaylar karşısında sağduyu telkin edecek kadar sağduyulu davranabilseydi, seçmen nezdinde inanın çok daha yücelirdi. Bazı sendikalar ve STK’larda da aynı durumdadır.
İzmir iş dünyasında sağduyu
Ancak burada takdir etmek gerekirse İzmir iş dünyası bazı siyasilerin ve beklentilerin tam aksine; büyük bir çoğunlukla sağduyulu hareket ettiler. Hem eleştirilerini dile getirdiler, hem de hükümetin ekonomide sağladığı güven ve istikrarın bozulmaması gerektiği hususunu dile getirerek sağduyu çağrısı yaptılar.
Uluslararası medyanın büyük oyunu
İsimleri malum uluslararası medya, kendi ülkelerinde görmezden geldikleri olayları bütün bir Türkiye’de savaş var havasıyla dünyaya servis ettiler. CNN muhabiri, ‘Türk halkı kendi medyasına güvenmiyor CNN’e güveniyor, bizi izliyor’ diyor. Türk halkını aptal yerine koyan, buna ne yazık ki inanan insanlarımız oldu. Oysa kendi ülkelerinin çıkarlarını savunan bir yayın anlayışı dışında; onlardan evrensel mesleki bir etik anlayış beklemek, gerçeklerden uzaklaşmaktır. Savaşlarda bile bu kadar uzun süreli canlı yayın yapmadıkları halde; ülkemizle ilgili tek taraflı algı oluşturma gayretlerine yönelik yapılan yayınları izleyen, önyargısız bakan herkes oynanan büyük oyunu anlayabilirdi. Madem ki CNN evrensel değerlere göre yayın yapıyor, öyleyse New York’ta, ABD’nin finansal kalbi Wall Street’te aktivistlerin ‘Occupy Wall Street’ ‘Wall Street’i İşgal Et’ eylemlerinde inkar edilen onlarca ölümleri neden gizledi? CNN o zaman neredeydi? Ülkesine oynanan oyunu kavrayamayan bir profesöre ne demeli? Bir üniversite profesörümüzün televizyona çıkıp ‘Gerçekleri biz CNN’den öğreniyoruz’ diyebilecek kadar gerçeklerden uzak olmasını anlamış değilim. Acaba hangi gerçekler? Reuters, BBC, Economist gibi bütün Batı ve ABD medyası dünyada hızla yükselen Türkiye algısını yerle bir etmek için, şimdiye kadar eşine az rastlanan büyük bir işbirliğine gittiler.
Uluslararası medya böyle yaptı da ulusal ve yerel medyamız nasıl baktı? Ne yazık ki büyük bir çoğunluğu öfkelerine yenildiler. Hem de iktidardan daha çok ülkenin zarar görmesi pahasına, eylemlerin gönüllü PR’ını yaptılar. Bütünüyle masum ve şirin bir eylem olarak sunmaya gayret ettiler, halkı kışkırttılar.
Ben hala Gezi’de iç faktörlerden daha çok, dış faktörlerin büyük bir role sahip olduğuna inanıyorum. İktidarın attığı adımları da son derece olumlu buluyorum. Elbette meydanlara çıkan insanları da anlamak, dinlemek gerekir. Masum tepkilere sözümüz olamaz. Bunlar demokrasinin bir gereğidir. Görüşlerim sadece resmin bütününe, oynanan büyük oyunlara, çevrilen dolaplara, ülkemize karşı girişilen linç hareketine yöneliktir.