Sevgi bir nimettir ama sevgiyi nimet veya eziyet haline getirmek insana bırakılmıştır. Önce ALLAHI sonra peygamberi sonra ailemizi ve vatanımızı sonrada yaratılmış her şeyi Yaradan’dan ötürü sevmeyi bilmek “mutluluk ve huzurun” anahtarı değil midir? İnsan neyi, kimi severse onun kulu olur ve kendini neye kime teslim ederse onun etkisinde kalır. Bu nedenle ALLAH’TAN gelip ALLAHA gideceğimiz bu yolda gerçek sevginin sahibinin yüce YARADAN olduğunu unutmamalı ve bu sıradaki önceliği bozmamalıyız aksi halde ifrat ve tefrite sürüklenir, dengeden gitgide uzaklaşırız.
Karşınızdaki her kim olursa olsun, hissettiğiniz sevgi sizi olduğunuzdan daha iyi, daha olgun bir hale getirmiyor, aksine yanlışlar yapmanıza, zarar görmenize sebep oluyorsa “ O “ sevgi değil eziyettir.
Ancak gönül penceresinden bakanlar karşısındaki insanın gönlündeki bu çok kıymetli hazineyi görebilirler. Aklıyla cevap arayanların yarı yolda kalmasının en önemli sebebi bu olsa gerek. Kitap okumayı bilmek kadar insanı ve kâinatı da okumayı öğrenmek gerekmektedir...
Hakikat orada ama bizi oraya götürecek vasıta yok demiş bir bilim adamı. Ne mi o vasıta? Gönül. ALLAHIN sonsuz bilgisi ve rahmetiyle kurduğu düzen içinde insan, nefsini terbiye ederek olgunlaşmak ve bunun sonucunda gerçek sevgiyi bulmak ve böylelikle kalıcı mutluluğa ermek için yaratılmıştır. Allah’ın bu konuda gönderdiği yardımcılar olan “İslamiyet, Kuranı kerim ve Hz. Muhammet’ten (sav) gereği gibi istifade edip “İslam’ı” hal edinebiliyor muyuz?
İnsan açısından terbiye yaşamsal derecede önem taşır. Bu âlemde ve ahiret hayatında kazançlı ve mutlu olabilmemiz kendimizi terbiye edip olgunlaştırmamızla mümkündür. Mademki olgunlaşmak üzere bu dünyaya geldik öyleyse bu dünyada hatası eksiği olumsuz yanları bulunan insanlara kızmak yerine onlara anlayışla yaklaşabilmeyi, kendimizi eğitip olgunlaştırabilmeyi, durulaşmayı öğrenmemiz gerekmektedir...
Duru suya bakanlar kendilerini izlemektedirler suya kızmaları nafile, akseden sadece bir yansımasıdır su ise bir ayna. Eğer şanslılarsa bu gerçeği anlar ve kendilerinde ki eksiklik ve hataları düzeltmeye gayret ederler. Hiçbir günah ALLAHIN rahmetinden daha büyük olamaz Umutla ve korkuyla fıtratına uygun denge üzere yaşamayı hal edinmeli ve sabırla arınmayı dilemeliyiz ta ki duru dupduru olana dek...