Anadolulu (Denizli doğumlu) filozof Epiktetos (MS 55-135) köleymiş... Efendisinin en büyük eğlencesi de onun bacağını cendereye sokup sıkıştırmakmış... Bir gün yine eğlenirken fazlaca sıkacağı tutmuş; Epiktetos, “Bacağım kırılacak” uyarısında bulunduğu halde sıkmaya da devam etmiş... Sonunda bacak gerçekten kırılmış... Epiktetos, efendisine dönüp, kibarca, “Gördünüz mü bak, kırıldı” deyivermiş...
Ben bu olayı şimdi neden anlattım?
Herkes dikkatini ‘Twitter’ üzerinden yapılacak son darbeye yoğunlaştırdığı için, öncesindeki gelişmeler gözden kaçar gibi düşünüyordum. Seçmen kanaati üzerinde büyük etkileri olacak iki olay hesaplarımı değiştirdi.
Eski bakan Egemen Bağış ile Hürriyet’in eski Ankara temsilcisi Metehan Demir arasında geçen ‘bakara-makara’ görüşmesi ilki... Hani benim rahatsızlığım önemli değil; Ak Parti açısından kahvehanelere kadar inecek baş ağrıtıcı bir sohbet konusu bu...
Diğeri de çok önemli: Twitter yasağı...
Önceki gece, yatmadan göz gezdirdiğim haberlerde, dev gibi harflerle atılmış, “Twitter yasaklandı” başlığıyla sarsıldım. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Bursa mitinginde “Tvittır - mivıttır dinlemez, kapatırız” demesinden hemen sonra, Başbakanlık, TİB ve bir mahkeme elele vermiş, Türkiye’den Twitter’a erişim engellenmiş...
Sadece günlük yazılarımın duyurulmasına yarayan bir işlevi var kendi Twitter hesabımın; henüz ilk bilinçli mesajımı yazmış da değilim... Sarsıntım kişisel değil, sizin anlayacağınız...
“Kapatıldı” haberini alınca ‘www.twitter.com’ adresine tıkladım. Ve, hiçbir sorunla karşılaşmadan Twitter’a erişebilince “Tezvirat yapmışlar” düşüncesiyle kendimi uykunun kollarına bıraktım...
Dün sabaha ‘Twitter yasak’ haberiyle uyandım ama... Denediğimde girişte hiç zorlanmadığımı yeniden gördüm. Girince, yüzlerce kullanıcının ‘Twitter yasağı’nı kınayan mesajlarını Twitter’da okudum... ABD ve AB’den yasağı kınama tebliğlerini, Twitter kurucusunun yasağın nasıl aşılacağına dair yol gösterici Türkçe açıklamasını...
“Yasaklansın” denildiğinde sosyal medyaya erişimin engellenebileceğini sanabilir siyasiler, bürokratlar, yargıçlar; ama onların “Bu yaptığınızla imkânsıza teşebbüs ediyorsunuz” diye kendilerini uyaracak danışmanları, en azından teknolojiye açık çocukları yok mudur?
Gözünüzü kapatmakla dünyayı nasıl sadece kendinize karartırsanız, internet şalterini tek hamlede indirmeden, “Engelledim” sanmakla bir tek kendinizi aldatırsınız...
“Türkiye’de Twitter yasaklandı” haberini okuyunca hemen inanan dünyanın dört bir tarafındaki insanların aldanmasına vesile olmanız da cabası...
Melih Gökçek ‘dünyanın ilk Twitter siyasi mitingi’ni yapacağını haftalar öncesinden duyurmuş; yasak bir eylem kabul edilmesin diye herhalde, dün mitingini iptal etti...
Reuters, sabahın ilk ışıklarıyla, abonelerine, “Erdoğan Twitterı yasakladı” duyurusunu ‘flaş haber’ olarak geçti...
AB’nin genişlemeden sorumlu komiseri Stefan Füle, takipçilerine, “İletişim ve iletişim araçlarını seçme özgürlüğü temel AB değeridir” diyen Türkçe bir twit attı...
CNN’den Ivan Watson, “Türkiye başbakanı Erdoğan’ın ‘Twitterı kapatırız’ demesinden saatler sonra Türkiye Twitter yasağıyla sarsıldı” mesajını iletti takipçilerine...
Bloomberg ajansı yasaklamayı abonelerine ‘yolsuzluk’ haberleriyle ilintileyerek duyurdu...
İskandinav isimli bir kullanıcı, İngilizce twitinde, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının DNS, VPN gibi teknolojik yollarla engellerin nasıl aşılacağını öğrenmesini sağladıkları için yasağı koyanları kutluyordu sabah sabah... Gerçekten de, yasağa uyanan herkes, kısa bir araştırmadan sonra, ya bilgisayarının DNS ayarını değiştirerek veya VPN uygulamasıyla yasağı aşmanın yolunu buldu.
12 milyon kadar olduğu bilinen ülkemizdeki Twitter kullanıcıları kısa sürede herhalde bir misli artmıştır.
Türkiye Twitter kullanımında dünya birincisiydi, şimdi ara daha açılmıştır...
En son BBC’den Jeremy Bowen’in “Susmadığınız için sizi kutluyorum Türkiye” mesajını da okuyunca...
Kahroldum.
Ne oldu şimdi, Twitter yasaklandı mı? Yoksa yasak yüzünden, Türkiye ve Ak Parti biraz daha zora mı girdi?
“Yasak koyalım mı?” tartışmasını kurmaylarıyla yapmışsa Tayyip Bey, onun yerinde olsam, “Koyalım” aklını verenlere bundan böyle kuşkuyla bakarım...