Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler 71. Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada FETÖ tehdidini şu sözleriyle uluslararası boyuta taşıdı:
“Bu yeni nesil terör örgütü sadece Türkiye’nin değil, varlık gösterdiği 170 ülkenin tamamı için bir milli güvenlik tehdididir. Bizim yaşadığımız tecrübeyle sabittir ki FETÖ ile bu aşamada mücadele etmezseniz yarın çok geç olabilir.”
Bu sözleri ile Sayın Erdoğan, FETÖ ile mücadelede tarihe de bir not düşüyor.
Evet, uzun hazırlık döneminde sinsi, karanlık, çok gizli bir yapılanma gerçekleştirmiş, sonunda da hain bir darbe teşebbüsünde bulunmuş bir yapı ile Türkiye her alanda büyük mücadele veriyor. Ancak şunu da görüyoruz, eğer 15 Temmuz darbesinde bu terör örgütü canavar yüzünü göstermeseydi, Türkiye’de bile FETÖ konusunda çok kişiyi ikna etmek kolay değildi. Sayın Erdoğan Başbakanlığı döneminden beri ısrarla FETÖ tehlikesini anlattığı halde, kendisine yardımcı olması gerekenlerin birçoğundan beklediği desteği bulamadı. 15 Temmuz darbesidir ki ihanetin, tehlikenin boyutunu ortaya çıkardı. Değilse, bugün alınan tedbirlerin çoğu teklif dahi edilemezdi...
Türkiye’nin FETÖ ile mücadelede yaşadığı sıkıntıları, bu örgütün okullarının, diyalog ve kültür merkezlerinin bulunduğu 170 ülke de derece derece yaşayacaktır. Zira bu örgütün nasıl bir tehdit unsuru ve potansiyel tehlike olduğunu anlatma konusunda ikna zorluğu bulunuyor. Bilhassa Türk Cumhuriyetlerinde ve Afrika ülkelerinde, ülke yöneticilerinin, güç sahibi ailelerin çocuklarına el atılmış olması, iknayı daha da zorlaştırmaktadır.
Şunu da kabul etmeliyiz, böylesine bir terör örgütünün tarihte benzeri yoktur. Mesela Türkiye’de her alana el atmış. Hatırlayınız bu yapının üzerine gidildiğinde medyanın algı operasyonları çıktı karşımıza. FETÖ ile mücadele edenleri itibarsızlaştırmaktan tutun, mücadeleyi sulandırmak için kripto FETÖ’cülerin ihbarlarına kadar bir yığın çabaya şahit olduk/oluyoruz. Şuna emin olunuz, bugün dünyanın en profesyonel, en hukuk dışı ve en büyük algı operatörü F. Gülen’dir.
Ayrıca CIA başta olmak üzere yabancı istihbarat teşkilatları, bizim coğrafyamızda hesabı olan devletlerin hepsi, bu yapıyı taşeron olarak kullanmış, kullanmaya devam ediyor.
FETÖ’nün en iyi teşkilatlandığı ülkelerden biri ABD’dir. F. Gülen’i Üst Akıl Pensilvanya’ya çağırmış, himayesine almıştır. F. Gülen’e bütün kapılar ardına kadar açılmıştır. ABD’de bugün 500 civarında FETÖ’ye bağlı okul var. Hemen her eyalette kültür ve diyalog merkezleri var. Bu yapı bugün tamamen iki hedefe odaklanmış durumda: 1. Türkiye aleyhinde onursuz bir lobi faaliyeti yürütülüyor. 2. F. Gülen’in Türkiye’ye iade edilmemesi konusunda Washington yönetimi, Temsilciler Meclisi ve Senato üyeleri devreye sokuluyor. ABD medyasını da buna dâhil ediniz.
Bu iki hedef için F. Gülen yıllardır ABD’de çok ciddi bir hazırlık yaptı. ABD seçimlerinde hem Demokratlara, hem Cumhuriyetçilere bağışlar yaptılar. Yüzlerce ABD’li parlamenter, gazeteci, yazar, kanaat önderi beşerli onarlı gruplar halinde Türkiye’ye getirildi. Bu ziyaretlerle etkilenen insanlar, rahipler, rahibeler, papazlar, hahamlar bugün Gülen’in imdadına koşmaktadır.
170 ülkenin FETÖ’ye karşı tedbir alması, Gülen’e ABD’nin yapacağı muameleye bağlıdır. Gülen’in ABD tarafından suçlanması, 169 ülkeyi de etkileyecektir.
Türkiye, başta AB ülkeleri olmak üzere ABD ve diğer ülkelerde Dışişleri Bakanlığı’nı acilen harekete geçirmelidir. FETÖ’nün ihanet lobilerine karşı, dışarıda da etkin mücadele edilmelidir...