Dün TPB İstanbul Şubesi'nde İstanbul Valisi Ali Yerlikaya Bey 'Yerli Nüfusu ve Göç Hareketleri Açısından İstanbul' konulu bir konferans verdi.
Roma, Bizans ve Osmanlı olmak üzere üç imparatorluğa başkentlik yapmış İstanbul'un çekilen röntgeni üzerinden iki buçuk saat süren dinleyenlerin hem hayretini mucip hem de rahatlatan bir konferans oldu.
Aslında konferansın ötesinde proaktif bir sohbet oldu desek de yeridir. Çünkü dinleyenler yer yer müdahale ederek şifahen sorular yönelttiği gibi yazılı sorularla da konunun detaylarıyla açıklanmasına zemin hazırladılar.
Hayreti mucip oldu çünkü ülkenin yüzde 20'sine yakın bir nüfusu barındıran İstanbul'un nüfus yoğunluğu genel yoğunluğa oranla 30 katı daha fazlaydı.
Ülke genelinde kilometrekareye düşen nüfus 110 kişi iken İstanbul'da kilometre kareye düşen nüfus 3 bin 49 kişi.
Bu nüfusuyla İstanbul dünyadaki 131 ülkeden daha kalabalık ve dünyanın 13. Büyük metropolü.
Tabii hepimizin merak ettiği asıl konu da kimilerinin iddia ettiği gibi İstanbul'u yabancıların istila etmiş olup olmamasıydı. Özellikle Suriyeliler konusunda kopartılan fırtınanın gerçekliği merak ediliyordu.
Bu aşamada İstanbul İl Göç İdaresi Müdürü Bayram Yalınsu bir sunum yaptı ve bütün soruları cevapladı. Dinleyenleri rahatlatan birinci husus bu oldu.
İstanbul'da; 701 bin 188'inin iş adamı, öğrenci akademisyen gibi yasal yollarla ülkeye girip ikamet almış yabancılardan oluştuğu, geçici koruma altındaki Suriyelilerin sayısının ise 551 bin 676 olduğu İstanbul'da toplam 1 milyon 252 bin 864 yabancı uyruklu insanın yaşadığı ifade edildi.
Suriyeliler konusunda kamuoyunda iddia edildiği gibi herhangi bir artış söz konusu olmadığı görülen artışı yeni doğan çocukların oluşturduğu; gerek yabancıların gerekse Suriyelilerin İstanbul'a yığılmasını önlemek için bir yığın tedbir alındığı rakamlarla izah edildi.
Mesela yabancı oranının yerli nüfusun yüzde yirmisini geçtiği ilçe ve semtlerin yabancı ikametine kapatıldığı; bu bağlamda İstanbul'un 10 ilçesinin tüm yabancı kayıtlarına kapandığı, yeni alınan karar ile turizm amaçlı ikamet izinlerinin iptaliyle yabancı ikametinin 70 bin civarında azaldığı birkaç sene içinde 701 bin olan yabancı ikametinin 300 binlere düşeceğinin öngörüldüğü yine anlaşılır biçimde izah edildi.
Suriyeliler konusundaki iddiaların da doğru olmadığı ne iş yeri konusunda ne de sağlık hizmetleri konusunda ayrıcalık tanınmadığı ve Suriyelilere yapılan yardımların da AB tarafından karşılandığı izah edildi.
Bu bilgiler de elbette ki dinleyenleri rahatlatan açıklamalar oldu.
Öte yandan zaman zaman ekranlara yansıyan kaçak göçmen görüntüleri konusunda da bu tür olaylara polis jandarma ve sahil güvenlik güçlerin en geç10 dakika içinde müdahale edecek şekilde organize olduğu anlatıldı.
Asıl sevindiren ikinci açıklama ise vali beyin İstanbul'un dünyanın en güvenli metropolü olduğu gerçeğiydi. Dünyadaki diğer metropollerle İstanbul'un kıyaslandığı rakamlar da bu gerçeği yansıtıyordu. O yüzden yazıya 'Dünyanın en güvenli metropolü!' başlığını attım.
Tabii bu moral veren açıklamaların yanı sıra bu nüfus yoğunluğunun normal olmadığı ve mutlaka azaltılması gerektiğini söyleyen Vali Yerlikaya, 15 yıla yayılacak şekilde alınması gereken tedbirleri serdederek çözüm önerisini de anlattı.
İki buçuk saat yoğun bilgi akışından ancak bu kadarını yazabiliyorum. Ancak valiyi dinlerken vilayetimizin emin ellerde olduğuna olan inancımız bir kat daha arttı.
Hem vali beye hem göç müdürümüze teşekkür ediyoruz.