Küresel krizler, salgınlar, ülkelerdeki hâkimiyet değişimleri, küresel finans ve yerel paralara hatta milli ekonomilere saldırıları, bu yeni sistem değişimi çerçevesinde nasıl okumalıyız?
Ülke sınırları ve ulus devletleri tehdit altındadır.
Dünya, küçük parçalara bölünerek mi idare edilmek isteniyor? Dünyanın doğal kaynaklarının hareket hattı, ya suni devletçikler veya yönetilebilir yönetimlerin hizmeti ile mi kullanılacak?
Bu sorular, alternatif varyantlar üzerinde düşünmeye zorluyor.
Çevremizdeki kültürel alt yapısı aynı ülkeler ile doğal ittifaklar sağlamak, daha az yara alınmasını sağlar.
Peki, doğal ittifaklar sağlanırken, sadece ekonomik çıkarlarla geleceğe bakılırsa uzun vadede kazanılır mı?
Ekonomik çıkarlar, eğer doğal ittifak üyesi olacak az gelişmiş ülkelerdeki insanların refahı kadar hak ve hürriyetlerini de kapsarsa, bu uzun vadede kazanımların çerçevesini de genişletir.
Tabii küresel gıda kıtlığı üzerine bunca raporlar ve analizler yazılırken, insanların temel ihtiyaçlarına ulaşmada daha büyük sorunlar ileride bizi bekliyor demektir.
Böyle dönemde devletlerin birbirine ihtiyacı arttığı için doğal ittifaklarla bu denli büyük savaş içerikli yeni dayatmadan kurtulabilir insanoğlu.
Peki, bu durumda en fazla neye ihtiyaç var?
Yeni söze, yeni umuda.
ABD küresel aktör olarak miadını dolduruyor. Ve ne yazık ki bu gerçeği anladıkça saldırganlığı artıyor. Şimdi esas mesele çekemediği yükü kiminle paylaşacak?
Peki, küresel finans kapitali ve şekillenen yeni Dünya nasıl bir gelecek vaat ediyor insanoğluna?
Büyük yıkımlar bekliyor insanoğlunu anlaşılan! Buna göre gard almak, buna göre gelecek tasarlama şarttır.