Bugün G-20 zirvesi için Rusya’dayız ve bu yazıyı görüşmeler arasında ikinci kimliğime bürünerek kaleme alıyorum...
Sevgili dostlar, Suriye’de yaşananlar ve ilk günden itibaren Başbakan Erdoğan’ın tavrını, bir Türk vatandaşı olarak, gururla izliyor ve sonuna kadar destekliyorum. Geldiğimiz noktada Rusya hala direnmeye çalışsa, İngiltere “pasif kalma-etkisiz bırakma” savaşına devam etse bile; DÜNYA KAMUOYU Türkiye’nin ilk günden ortaya koyduğu “DURUŞ’a” çok yaklaştı ve en önemlisi İNSANLIK “vicdan sorgulamasında” olması gereken yere geliyor...
Sevgili dostlar, Türk kamuoyunda her türlü eleştiri, her türlü iftira ve her türlü karalama-itibarsızlaştırma yapılmasına rağmen, bugün itibariyle herkes şunu net olarak görüyor; Türkiye yerinden kıpırdamadı ama DİĞERLERİ “olduğumuz yere” gelmeye başladılar!
Bu noktada bu kazanımdan yola çıkarak özellikle Türkiye’ye neden “DUR” demek istediklerini analiz etmek ve yabancı bazı bilimadamlarının bile Türkiye’nin “hedefine yürümesine” nasıl imrenerek baktığını örneklemek istiyorum...
Türkiye’ye “mesafeli” olan bir ülkenin hatta gelişimden aşırı endişeli bir toplumun içinden çıkan Prof. David Passig bile bakın neler diyor!
Passig, “İsrail’in Geleceği” adlı kitabın yazarı! Türkiye hakkında müthiş iddiaları var ve aynı zamanda bir o kadar da ÜLKESİ ve kendisi bu genleşmeden ENDİŞELİ!
Sevgili dostlarım, Passig, yaptığı analizlerde “BÜYÜK GENLEŞME SÜRECİNİ” görmüş, muhtemelen kendi devletine de rapor etmiş ve kitabında şunları yazmış;
“...Türklerin tarihini öğrendikçe, hem bilinen, hem de gizli kalmış yanları beni büyüledi. Derine indikçe Ortadoğu’da birçok ülkenin kaderinin de Türkiye’nin kaderine ve merhametine bağlı olduğunu gördüm. Türkiye’nin 100 yıllık bir uykudan sonra doğal görevine geri döneceğini, bölgede büyük kuvvetleri dengelemesi gereken süper bir güç haline geleceğini açıkça görüyorum. Türkiye kanında akan süper güç olma hissini yeniden yaşayacaktır. Bir İsrailli olarak Türkiye’nin tarihteki görevini sorumlulukla yerine getireceğini ümit ediyorum... Türkiye, 2020-2030’ların jeopolitik ivmesini kullanarak nüfuzunu ve birliklerini Kafkaslar’dan daha kuzeye, Ukrayna ve Volga Nehri vadilerine yaymaya çalışacak. Aynı zamanda doğuya doğru da uzanacak. Burada bulunan Kazakistan ve Afganistan gibi Müslüman devletler, bu nüfuzu saygı ve takdirle karşılayacaklar. Türkiye’nin Müslüman dünyasını istikrara kavuşturması başta ABD’nin hoşuna gidecek. Türkiye, İran’ı her yönden tecrit edince, ABD daha da memnun olacak. Türk birlikleri, Irak, Suriye ve Mısır’a kadar yayılacak. Arap ülkelerinin desteği ve direnci düşerken, ABD önceleri memnun olacak ama Çin bu gelişmelerden rahatsız olmaya başlayacak...Çin, Türkiye’nin geçmişte olduğu gibi Orta Asya’ya ve buradan geçen enerji yollarına hâkim olmayı düşündüğünden şüphelenecek ve Türkiye’nin durdurulmasını isteyecek. İsteyecek ama Türkiye çoktan Avrasya’nın tamamında güç ve etki kazanmış olacak...”
Evet, böyle yazıyor David Passig...
Sevgili dostlar, aslında sadece o değil, İsrail’den Almanya’ya, Almanya’dan Amerika’ya 2009’dan itibaren resmi bütün istihbarat tezleri aynı sonucu yazıyor; “21. Yüzyıl Türkiye yüzyılı olacak, peki ne yapacağız, NASIL DURDURACAĞIZ ?”...
Sonuç 1: Passig sadece bir örnek! Gerçeği gören ve durdurmak isteyenlerin bile “Türkiye’nin gidişatını nasıl analiz ettiklerine” güzel bir örnek!
Sonuç 2: Son 10 yıldır aynı tezi savunuyorum; “Türkiye küresel güçlerden biri olacak” hatta Türkiye 2020’lerde “küresel oyunculardan biri, 2050’ye doğru (2053 hedefimizi bu noktada hatırlayalım) dünya liderlerinden biri olacak”!
Son söz: G-20’de birkez daha net olarak gördük ki; Türkiye’nin artık çok ciddi bir ağırlığı var ve bu gerçeği görenler, kendilerini “Türkiye’yi DURDURMA” zorunluluğunda hissediyorlar! BUNUN EN UNUTULMAZ ÖRNEĞİ DE geçtiğimiz Mayıs ayı! Özellikle Ekonomik olarak “zirve yaptığımız” Mayıs ayında harekete geçtiler ve yaşananlar ortaya çıktı!
Son söz: Ne yaparlarsa yapsınlar, Türkiye’nin LİDER OLMA yolunda ilerleyişini durduramazlar! Yaşasın TAM BAĞIMSIZ, GÜÇLÜ, BÜYÜK, CİHANŞÜMUL TÜRKİYE...