Bu hafta sizlerle Türk otelciliğinin dünya markası bir dünya devinin 93 otelindeki tek Türk Otel Genel Müdürü olarak Türk otelcisinin kariyer yolculuğunda, otelciliğin değer kavramlarının en başına insanı koyarak gururumuz olmuş Can Göktaş’ı tanıştırmak istiyorum. Otelcilikte aslolan organizasyondur, önemli olan yapmış olduğunuz işlerin, organizasyonların insan ile yaşıyor olabilmesidir. “Türkiye’nin dış ticaretinin yüzde 47’si turizm geliridir” diyen Can Göktaş, otelcilikteki başarısının sırrını insanı, yaptığı işi aşkla kalben severek, insanlarla tanışarak, iletişim kurarak, hiçbir şeye takılmadan yaptığı işin en iyisini yaparak, iyi insanlara iyi şeyler oluru kanıtlayan, büyüdükçe alçak gönüllü kişiliğiyle ekibinin meslektaşlarının en önünde, en çalışkan, en titiz, başarılara ve ödüllere doymayan otelcilikte rol model bir isim.
Ailesine, onu tanıyan herkese öldüğünde bırakacağı tek mirası insan olmak, adam olmak olan bu isim samimiyetle paylaşılmayı hak ediyor. 1988-1989 yılları arasında bir otelin lokantasının bulaşıkhanesinde çalışırken “Ben uluslararası bir zincirde Genel Müdür olacağım” diyen Can Göktaş, Boğaziçi Üniversitesi Turizm ve Otel Yöneticiliği’nden 1997 yılında mezun oldu, yüksek lisans programını Paris’te Neoma Business School’da tamamladı. 2015 yılının haziran ayında The Ritz Carlton İstanbul’un Genel Müdürü oldu ve otelcilikte 28 yılı geride bıraktı. Yüzyılı aşkın bir otelcilik geleneğine yaslanan Ritz- Carlton, kadim kültürlerin ve medeniyetlerin beşiği İstanbul’daki serüveninin 15. yılını geride bıraktı. Tarihi yarımadanın en güzel manzaralarından birine sahip olan otel, açıldığı günden bugüne 2 milyona yakın yerli ve yabancı misafiri ağırladı. Can Göktaş’ın turizm ile ilgili görüş ve önerileri:
- Türkiye’deki turizm sektörünün durumunu nasıl yorumluyorsunuz?
Türkiye’de turizm 2013 senesinin ortalarından itibaren güç kaybetmeye başlamıştır. Bunda en önemli faktörün uluslararası medyada hiç durmadan çıkan haberlerin seyahat, toplantı ya da organizasyon planı yapan misafirlerin karar vermelerinde negatif etki yaratmasıdır. Bunun üzerine birçok ülkenin Türkiye’ye seyahat yasağı ya da uyarıları yayınlaması, olayın tuzu biberi olmuştur. Turizmin ülkemiz için en önemli sektörlerden biri olmasının sebebi, yakıtının insan kaynağı olması ve yüzde 10 istihdam sağlamasıdır. Dünyaca ünlü Türk misafirperverliği gerçek bir olgudur ve daha önce ülkemizi ziyaret eden her misafir bu şekilde hatırlamaktadır. Turizmin devamlı olması yaşayan kuvvetli kurumları ile mümkündür. Oteller, acentalar, marinalar, kongre merkezleri sayılabilir, tabi bu kurumların bağlı olduğu ve iş yarattığı yüzlerce alt sektör bulunmaktadır. Bu kurumlar yaşanılan dar boğazdan teşvikler, borç ertelemeler gibi aktivitelerle desteklenmelidir. Özellikle otel arzı anlamında ülkemiz son birkaç senede kontrolsüz bir şekilde büyümüş, arzın talebi geçtiği sinyalleri verilmesine rağmen bu durum değişmemiştir. Geldiğimiz günde sadece, şu ana kadar İstanbul’a gelen ziyaretçi sayısının en fazla 12 milyon kişiye ulaşmasına rağmen, otellerin yüzde 70 dolması için en az 22 milyon ziyaretçi daha gerekmektedir. Sağlık sektöründe olduğu gibi nasıl hastane açmak belli kontrol ve sıkı denetlenen ruhsat prosedürüne bağlı ise, otel açma ve teşviği benzer regülasyonlarda arz talep dengesinin korunması bağlamında kontrol edilmelidir.
- Orta ve uzun vadede Türkiye’de turizm sektörü için öngörüleriniz nelerdir?
Talep daralmasına verdiğimiz en önemli cevap, bizim için öncelikli olan destinasyonlarımıza tanıtım ve satış faaliyetlerimize ara vermeden devam etmek olacaktır. 2016’nın ilk 6 ayında zaten düşük olan beklentilerimizi karşılarken bile zorlanmamıza rağmen, en büyük risk yetişmiş personelin başka sektörlere kaybedilmesidir. Yapılan 80 milyar dolarlık turizm gelirinin ve geri gelen misafir oranının en önemli sebeplerinden biri, yetişmiş kalifiye personeldir. İstanbul’un 2016 senesinde kaybettiği uluslararası kongreleri geri kazanması zaman alacaktır. Uluslararası toplantı ve organizasyonlar genelde bir sene öncesinden planlandığından 2017’de de MICE diye adlandırılan bu segmentin çok aktif olmasını beklemiyorum. Kongre turizmine geldiğimizde önümüzde çok fazla kongre kaybedildiğinden ve karar verme sürecinin 3-5 seneyi bulduğundan önemli büyük kongrelerin geri gelmesi uzun zaman alacaktır. Dolayısıyla gelecek sene birçok önemli turizm dalının tam kapasiteyle geri geleceğini söylemek doğru olmayacaktır. Toplumda oluşan bir yanılgı ile alakalı yorum yapmak isterim; ülkemiz birçok farklı destinasyonda farklı turizm alanları ile faaliyet göstermektedir. Medya devamlı yer bulan Rus turist, konvansiyonel iş olup ülkenin sadece belli bir bölgesine belli bir süre için olumlu etkilemektedir. Diğer destinasyonlara etkisi minimaldir.