Kim ne derse desin dünya konjonktürüne göre iç siyaset anlayışını oturtmamız şarttır.
Demokrasi ve hukuk çerçevesinde, Türkiye kendi seçimlerini hep yaptı ve ciddi demokrasi tecrübesine sahiptir.
Başkan Erdoğan'ın TBMM için öngördüğü isimlere baktığımızda ise, dünyadaki tüm değişimler için nasıl bir ekiple yeni küresel dizayna ayak uyduracağını, üstüne basa basa ilan etmiş oldu.
Erdoğan ve takımının vizyonu, bugünkü dünyada, şartları kapsadığı ortada.
Diplomatik, ekonomik, güvenlik başta olmak üzere, geniş çaplı yeni dönem hazırlığına start verdiği de açıktır.
Başkan Erdoğan, en başarılı bakanlarını meclise aday göstermekle, esasında yeni dönemin nasıl bir hayati anlam taşıdığına parmak basmaktadır.
Hulusi Akar, Süleyman Soylu, Mevlüt Çavuşoğlu, Mustafa Varank gibi yıldız isimlerin meclise önerilmesi, yeni siyasi satranç kurallarını hatırlatmakta, sürecin nasıl titizlikle yönetilmek istendiğinden, ciddi kaliteden haber veriyor.
PKK terör örgütünün seçimlere müdahil olduğu, buna utanmadan yol açan Türkiye'nin siyasi partilerinin kapı açtığı bir dönemde, PKK'ya kafa tutan Diyarbakır annelerinden Ayşegül Biçer'i listeye almakla, Erdoğan o kadar anlamlı bir mesaj verdi ki...
Türkiye Cumhuriyetine bağlı olan herkese kapıların açık olduğunu, Kürt halkının temsilcisinin bir terör örgütünün olamayacağını, annenin listede olması açıkça ifade etmektedir...
Dünya çok büyük savaş arifesindedir.
Bölgesel, küresel savaşların gideceği yer, paylaşımın bittiği noktadır.
Peki, bu paylaşımda yerimiz ne olacak?
Erdoğan düşmanlığının altında yatan şeyin de bu olduğunu unutmuyoruz.
Erdoğan'a karşı bu kadar kindar ittifakın altındaki nedene iyi bakalım.
Acaba Erdoğan kime veya kimlere mani olmakta?
Erdoğan kimlerin hangi planını bozmakta ki, ona karşı bırakın içerideki partilerin ittifakı, tüm küresel aktörler birlik içinde hareket ediyor?
Hiç düşündünüz mü, neden "Kim gelirse gelsin yeter ki Erdoğan gitsin..." cümlesi felaket cümlesidir ve bu cümle ülkenin menfaatlerinden feragat edilmesine kadar götürebilecek şeytani bir cümledir.
Acaba neden?
Erdoğan, kime ne yaptı ki?
Baktığınızda Erdoğan, Türkiye için muhteşem eserlere imza attı ve halen de atıyor.
Büyük felaket yaşamamıza rağmen, Erdoğan dimdik sahada ve sorun çözüyor.
Dünyadaki sorunları da, bölgedekileri de, içeridekileri de çözen ve merhem olan tek bir isim vardır, o da Erdoğan'dır.
Peki, kim, neden bu kadar nefret ediyor Erdoğan'dan?
Sorunlarımız yok mu? Elbette vardır.
Daha da iyi olunması gereken, konularımız da vardır.
Peki, neden kimse bu meseleleri çözecek daha iyi, daha vizyonda projelerinden bahsetmez?
Neden tüm rakipler sadece "Ne olursa olsun, Erdoğan gitsin..." diyor?
Çünkü Erdoğan, Türkiye çıkarlarını, İslam'ın sancaktarlığını, Türk milletinin izzetini temsil etmeye talip...
Çünkü Erdoğan, milletimizin refahını düzeltmek için çaba harcıyor, gücünü çaba harcadığı milletinden alıyor.
İşte geldiğimiz noktaya iyi bakalım.
Bu milletin ve vatanımızın geleceği için, dünyadaki savaşların kesiştiği noktada, Türkiye'nin istikrarı ve refahı korunmalı.
Erdoğan demek ise, istikrar ve refah demektir.
Erdoğan demek, dünyadaki savaşların, krizlerin ortasında; Türkiye'ye zarar vermeden, süreci atlatabilmek demektir.
Erdoğan demek, gerekirse tek yürek olup; Türkiye uğruna savaşabilmek demektir...