İran, 'Dünya İslami Uyanış Kurultayı' diye bir toplantı düzenlemiş ve bu toplantıya Vatan Partisi Genel başkanı Doğu Perinçek katılmış.
Haber medyamızda 'Kurultayda Türkiye'yi Doğu Perinçek temsil etti!' şeklinde yer aldı.
İslami Uyanış Kurultayı'na Perinçek'in katılması, tam Bekri Mustafa'nın Ayasofya'ya imam olması gibi bir şey!
Perinçek'in o kurultaya katılmasını, kimileri Türkiye'nin ahvaline yorarak iktidarı iğnelemeyi tercih etti.
Haber 'Kurultayda Türkiye'yi Perinçek temsil etti!' şeklinde yansıyınca sanki Türkiye Müslümanları temsil etsin diye Perinçek'i göndermiş gibi algılandı!
Oysa gerçek tam tersi!
Durum, Türkiye'nin değil İran'ın ahvalini anlatan bir vakıadır!
Ben Bekri Mustafa benzetmesini de Türkiye için değil İran için kullandım.
Çünkü çevrimiçi yapılan bu toplantıya Perinçek Türkiye adına değil genel başkanı olduğu Vatan Partisi adına katılmıştır. Katılım fotoğrafına bakarsanız sağında Türk bayrağı solunda Vatan Partisi'nin bayrağı yer almaktadır.
Kurultaya Perinçek'in davet edilmesi de İran devletinin İslam'a ve Türkiye'ye bakışını yansıtması açısından anlamlıdır!
Tabii birileri, kimi milli konularda iktidarı desteklediği için Perinçek'i iktidarın ortağı olarak nitelemekte ve eleştirmektedir. Perinçek'in kurultaya katılımını da sanki iktidar istemiş gibi lanse etmektedir.
Dediğim gibi bu kurultay İran devletinin tertip ettiği bir toplantıdır, Perinçek de İran'ın davet ettiği bir siyasidir.
Gariplik de buradadır.
İran güya bir İslam devleti ama İslami Uyanış konulu bir toplantıya Perinçek gibi Allah'a da Peygambere de bakışı tartışmalı bir siyasetçiyi davet ediyor!
Allah'a da Peygambere de bakışı tartışmalı bir siyasetçi derken Perinçek'e hakaret ettiğimi zannetmeyin. Sadece gerçeği ifade ediyorum.
Perinçek yayınladığı kitaplarda dini konulara da bilimsel yaklaştığını söyleyerek herhangi bir dine inanmadığını açıkça yazıyor.
Mesela yayınladığı Hz. Muhammed isimli kitabının 30. sayfasında 'Allah ve kulluk inancının yeryüzündeki efendi köle ilişkisinden hareketle yeryüzündeki efendinin gökyüzüne çıkartılmasıdır' şeklinde değerlendiriyor.
Allah inancı insanların uydurmasıdır diyor. Yani 'insanlar Allah'ı uslarıyla yaratmıştır' diyen ekolden.
Aynı kitabın 68. Sayfasında 'Muhammed'in Peygamberliği' bölümünde, "Allah'ın resulü olmak, Muhamed'e oluşan bir düşüncedir. (...) Muhammed'in bir melek ve Allah'la konuşmuş olduğu bir faraziyedir.(...)Allah'la ilişkisi aslında ilkel Arap toplumlarında şairler ile cinler arasındaki ilişkiye duyulan inançtan kaynaklanır." yazıyor.
Hz. Peygamberi bir devrimci olarak takdir ettiğini de yazıyor. Ama O'nun peygamberliğine inanmıyor; O'na bir oryantalist gibi bakıyor!
Allah'a ve peygambere bakışı böyle olan bir siyasetçinin İslami Uyanış Kurultayı'na çağrılması iyimser bir yorumla İslam'a bu gözle bakan birinin görüşünü almak şeklinde değerlendirilebilir.
Ancak durum öyle değildir. Perinçek İranlılar nezdinde makbul bir siyasetçidir. Türkiye'ye gelen kimi İranlı Ayetullah düzeyindeki mollaların kendisini ziyaret ettiğini bizzat Perinçek söylüyor.
Mollalar (yani İran), Diyanet İşleri Başkanı'na tercih edecek kadar Perinçek'e değer vermektedirler!
Tabii ki bu ilişki siyasi hedefi olan bir ilişkidir!
Bu ilişki sayesindedir ki Perinçek, Çin ve Rusya'ya toz kondurmadığı gibi İran'a da toz kondurmamaktadır. Bu tavrını da katıldığı canlı yayınlarda açıkça ifade etmektedir.
Özetle Doğu Perinçek, İslami Uyanış Kurultayı'na İran tarafından davet edilmiştir.
Orada da Türkiye'yi değil kendisini ve partisini temsil etmiştir.
Ve eğer bu bir ayıpsa ve kusursa İran'ın ayıbıdır ve kusurudur. (Maalesef İran, Irak'ta, Yemen'de ve Suriye'de ayıbın ötesinde cinayetlere ortaklık edecek derecede yanlış siyaset takip etmiştir hâlâ da etmektedir.)
Ve eğer eleştirilecekse İran'ın eleştirilmesi gerekir.