Önce somut verileri alt alta koyalım, bu verilerin yorumu arkasından gelsin.
Şanghay Jiao Tong Üniversitesi 2003 senesinden bugüne dünyanın en başarılı üniversiteler sıralamasını yayınlıyor.
Bu sıralamada itiraz debileceğiniz kritzerler olabilir ama marjinaldir, dünyanın tüm saygın kurumları bu sıralamayı ciddiye alıyorlar.
Sıralama genel akademik başarı (ARWU) üzerinden de, farklı dallardaki başarılar üzerinden de yapılıyor.
Ben aşağıda sizlere daha üç gün önce yayınlanan Academic Ranking of World Universities (ARWU) 2013 üzerinden küçük bir yorum yapacağım.
Sıralama Harvard, Stanford, MIT, Berkeley, Cambridge, Princeton, California Teknoloji Enstitüsü, Colombia, Şikago, Oxford, Yale, .... üniversiteleri olarak başlıyor ve devam ediyor.
İlk yirmi üniversitenin on yedisi ABD, ikisi Birleşik Krallık (İngiltere), biri de İsviçre üniversitesi.
Yirmi birinci sırada da bir Japonya üniversitesi var.
İkinci yirmi üniversite de, yine bir Japon üniversitesi, Kyoto Üniversitesi dışında, çok ağırlıklı olarak ABD, az sayıda da Avrupa üniversitesinden oluşuyor.
Daha aşağıdaki sıralamada da durum hep böyle.
2013 üniversiteler sıralamasına önce çok ağırlıklı, adeta tekel olarak ABD, arkadan da İngiltere hakim.
Bu durum 21. Yüzyılda bilim üretmede, yenilikçilikte, bilimi üretime yansıtmada ABD’nin ve bir parça da İngiltere ve başka Avrupa ülkelerinin öncü olacağını çok net olarak gösteriyor.
Üniversite meselesini şimdilik bir kenara koyalım ve dünyanın en büyük şirketleri sıralamasına geçelim.
Fortune dergisinin 1950’de, 1960’da, 1995’de yaptığı en büyük şirketler sıralamalarında her zaman çok büyük olan petrol şirketleri mesela Exxon, Chevron dışında, General Motors, General Electric, Ford, Chrysler, AT&T, IT&T gibi şirketler hep en öndeler (idi).
Ancak, 2000’li senelerde, Fortune’un 2014’de yayınladığı marka değerleri bazında büyük şirketler sıralamasında artık bu eski devleri değil Apple’ı, Microsoft’u, Verizon’u, Google’ı görüyoruz.
Henüz bu sıralamada olmayan WhatsApp’ın piyasa değeri 20 milyar dolar ve Türkiye’de bu fiyatın yanına yaklaşan şirket yok.
Bu şirketler, 2014’de öne çıkanlar, yaklaşık sıfır sabit sermaye yatırımı ile kurulmuşlar ama dünyanın en büyük şirketler sıralamasında en baştalar artık.
21. yüzyılda en büyük refahı, zenginliği de bu şirketler yaratacaklar.
Bu tür şirketlerin doğması, gelişmesi, yenilerinin piyasaya girmesi de yaratıcı beşeri sermaye yani çok iyi, şartlanmaya dayanmayan bir eğitim-üretim süreci gerektiriyor.
Yani dünyanın en büyük, en iyi üniversitelerini gerektiriyor.
Bu üniversiteler de şimdilik ABD’de, İngiltere’de ve orta vadede de orada olacaklar.
Bu durum değişmediği sürece de dünyanın en büyük zenginliğini yine bu üniversitelerin olduğu ülkeler üretecekler.
En başarılı çinli beyinlerin ABD’de okuması durumu değiştirmez, şayet en başarılı amerikalılar Çin’e doktora yapmaya gitmeye başlarlarsa o zaman yeni bir durumla karşı karşıya kalabiliriz belki.
21. Yüzyıl’da zenginlik, refah, demokrasi üretimi Doğu’ya kayacak diyenlere gerçekten şaşıyorum, bu yanlış değerlendirme olsa olsa kökleri derinlerde bir batı düşmanlığının, eleştirisi demiyorum, sonucu olsa gerek.