Aslında herkes hangi ismin açıklanacağını biliyordu. Nitekim sayın Ömer Çelik o ismi açıklamak için kürsüye çıktığında ekranlarda, “Ömer Çelik, Binali Yıldırım ismini açıklayacak” KJ’leri yer alıyordu.
Bunu, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, Davutoğlu ile anlaşamadı, yerine sözünden çıkmayacak bir isim getirdi” şeklinde okumak yanlı ve sığ bir değerlendirme olur.
Peki bu değişiklik ne anlama geliyor...
Aslında bunun şifrelerini Sayın Ömer Çelik ve Sayın Binali Yıldırım dünkü konuşmalarında verdiler:
İki konuşmadaki iki kritik ifade, “Sayın Cumhurbaşkanı ile AK Parti arasında bir milim bile mesafenin olmadığı”, hedef ve yöntem bakımından “tam uyumlu” bir sürecin başladığını söylüyor.
Hangi yöntemle hangi hedefe?..
Bu değişikliğin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözünü dinleyeceği bir başbakan aramasından ibaret olduğunu iddia edenler, sadece meseleye ne kadar düşük profilden baktıklarını gösteriyorlar aslında. Çünkü, varsayalım ki Sayın Erdoğan hükümetle bazı problemler yaşıyordu ve artık yaşamayacak.
Peki Sayın Erdoğan’ın görev süresi dolduktan sonra ne olacak?
Her cumhurbaşkanının bu şansı bulabileceğine kim kefil olacak?
Cumhurbaşkanı ve başbakan hep aynı siyasi görüşe mensup kişiler mi olacak?
Ülkenin yaşayacağı krizleri tahmin edebiliyor musunuz?
2000 yılında “tarafsız” diye bulup getirilen silik bir bürokrat olan Sezer üçüncü turda zor seçildiği halde, kendisini cumhurbaşkanı yapan Başbakan Ecevit’e kitap fırlattı.
Ya halk seçmiş olsaydı...
Sayın Ecevit’i tekme-tokat salondan çıkarırdı herhalde.
Yani, şu anda Sayın Erdoğan’ın bir uyum problemi olmasa bile Türkiye’nin çok daha derin kitapçık krizleri yaşamaması için bu sistem arızasının en kısa sürede giderilmesi gerekir.
İşte bu “köklü çözüm” sürecinin bundan sonra çok daha hızlandığını göreceğiz.
Meğer mesele Erdoğan değilmiş...
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tarafsız olmadığı, her kesimi kucaklamadığı, ülkeyi gerdiği” yönündeki eleştirilerin sadece sandıkta alt edilemeyen bu siyasi hareketi ve ondan güç alan sayın Erdoğan’ı bitirmeye yönelik algı operasyonlarından ibaret olduğu son iki yılda net olarak ortaya çıkmıştır.
Üslup eleştirilerini dikkate alan, kamplaştırma iddialarını telafi etmeye çalışan Davutoğlu’nu, Meclis kürsülerinden “Bir türlü başbakan olamayan emir eri” aşağılamalarıyla itibarsızlaştıranların, artık söyleyeceği hiçbir şey kalmamıştır.
Dün AK Parti Genel Merkezi’nde yeni bir ismin açıklanmasından ziyade, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önderliğindeki millî yolculuğun “ilk günkü ruhla” devam edileceği haber verildi.
“Aynı yoldan geçmişiz biz” nostaljisi de bunun ilanıydı.